159,909 Yayın 10,926 Hoşgörüsüzlük 3,088 Hak ve itibara saldırı 159,821 Düşmanlığa tahrik 685 İnsanlığa karşı suça tahrik 149,766 Haber 10,126 Köşe Yazısı 916,955 Kelimeyle Suç

Yazı/Haber Kaynağı > Tüm Yazarlar (473)

10,126 kayıt bulundu 8740 - 8760 gösteriliyor
23-09-2016
Sabah
Şeref Oğuz  
 
Bölgenin artık bir lideri var
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Katar'dan geleni de vardı İsviçre'den geleni de… Yunan asıllısı da vardı masada Amerikalısı da… Şu FETÖ musibetinin hayra vesile olan kısmı içimizdeki gizli gücümüzü ve dünya sahnesindeki vazgeçilmez rolümüzü bizlerin daha iyi anlamasını sağlamasıdır
23-09-2016
Sabah
Hilal Kaplan  
 
ABD-Rusya arasında Türkiye
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Diğer gerilim unsuru ise FETÖ. Öte yandan, yanı başımızda dünya sahnesinde gücünü kanıtlamış, Esed konusunda anlaşamayacak olsalar da Suriye'nin toprak bütünlüğünü Türkiye kadar savunan ve FETÖ okullarını ülkesinden atalı yıllar olmuş bir Rusya var
23-09-2016
Sabah
Sait Gürsoy  
 
FETÖ mağdurları için kurul
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ operasyonlarında özellikle kamudan çıkarılan ve açığa alınanlardan örgütle ilişkisi olmayanların mağduriyetiyle ilgili çalışma başlatıldı. FETÖ ile direkt bağı olan ve darbe girişiminde rol alanlara dair çalışma yapılmayacak. Bu okulların FETÖ ile bağı olmadığı saptanınca, sonradan çıkarılan kararnameyle düzeltme yapıldı. Mağdur olduğuna inananlar FETÖ ile mücadelede haksızlığa uğradığını iddia edenlerin ayrıştırılacağı kurul, Ankara'da Başbakanlık ve her ilde de valilik bünyesinde oluşturuldu. FETÖ ile mücadelede haksızlığa uğradığını iddia eden öğretmenler ve MEB mensupları en kısa sürede başvurularınızı yapın
23-09-2016
Sabah
Yüksel Aytuğ  
 
FETÖ’nün televizyon şifreleri
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Geçen hafta yazdığım 'Ağaç yaşken zehirlenir' başlıklı yazıda; FETÖ'nün, masal kitaplarının bile içine sızarak miniklerin beyinlerini nasıl yıkadığını dehşet verici örneklerle sizlere anlatmıştım. FETÖ'nün aslında iletişim araçlarının tümünü nasıl sinsice kullandığı, emniyet güçlerinin araştırmaları derinleştikçe gün yüzüne çıkıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı'nın hazırladığı 52 sayfalık FETÖ/PDY raporunda; örgütün, medya üzerinden algı operasyonu yaptığı iddia edildi
23-09-2016
Habertürk
Umur Talu  
 
Ya kriter ya krater!
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Çok ciddi!Ve sadece“FETÖ”meselesinde değil, öyle yazanın, çizenin, bir günlük gazeteci dayanışmasında bulunan yazarların içeri atıldığı, siyasetçilerin hedef alındığı diğer“örgüt”davalarında da geçerli!O yüzden, ya tüm davalarda adil, hakkaniyetli, demokratik, hukuk normlarına, hakiki delillendirmeye dayalı, herkesi torbaya atmayan bir“kriter”dizisi olacak
23-09-2016
Habertürk
Hüseyin Aslan  
 
İşsizlik hızla artıyor
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Geldiğimiz noktada yapılması gereken; bir yandan FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin yarattığı tahribatı onarmaya çalışırken, PKK ve İŞİD terörüyle mücadele ederken, diğer yandan da hükümetin ekonomiyi öncelikli gündem maddesi haline getirmesidir
23-09-2016
Diriliş Postası
Sabri İşbilen  
 
CHP’nin üst aklı FETÖ mü?
Hoşgörüsüzlük (abartma, yükleme, çarpıtma)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Fetullahçı Terör Örgütü’nün 6 Mayıs 2010’da Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosuyla iş başına getirilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 4 Aralık 2013’te ABD’nin Başkenti Washington’un yolunu tuttu. O güne göre şaşırtıcı bir şekilde, FETÖ’nün ülkedeki en güçlü terör yuvalarından Türk Amerikan Birliği temsilcileri ile buluştu.   Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’cülerle yaptığı görüşme ile darbe girişiminin ilişkisi olup, olmadığı hala gündeme gelmedi.   FETÖ’cüler, o tarihte Kılıçdaroğlu’na 17-25 Aralık’ı anlattı mı? Anlattıysa, ne gibi pazarlıklar yapıldı?Adaletten bahsetmiyorduFETÖ’nün 17- 25 Aralık darbe girişimi ise katil örgüt ile CHP’nin gizli işbirliğinin gün yüzüne çıkmasına sebep oldu.   O günleri hatırlayalım, bugün FETÖ ve PKK’lı teröristleri korumanın bin bir türlü yolunu arayan, insan hakları ve adalet mesajları veren Kılıçdaroğlu, darbe girişiminde servis edilen montaj kasetlerle ile ilgili hiçbir araştırma yapılamadan kesin hüküm veriyordu. CHP, adaylarını belirlerken FETÖ’nün ne gibi bir dahli oldu? FETÖ tüm militanlarına, CHP’ye oy vermesi yönünde talimat verdi. Erdoğan için beddua seanslarında buluşan FETÖ’cüler, CHP’li belediye başkan adaylarının seçimi kazanması için secde de dualar etti. CHP-HDP ve FETÖ işbirliği her bölgede ortak şekilde çalıştı. FETÖ’nün medya organları, HDP ve CHP’ye oy verilmesi için her türlü manipülatif habere ve köşe yazılarına yer verdi.   7 Haziran sonrası CHP, FETÖ ittifakı yine rahat durmadı. 22 Temmuz’da PKK’nın Ceylanpınar’da yaptığı saldırı ve Güneydoğu’yu hendek, barikat, bununla birlikte EYP’lerle zindana çevirmesi sonrasında CHP, terörle mücadele operasyonlarına mı destek verdi? Yoksa şehitlerin kanlarını siyaset malzemesi yapıp, AK Parti’yi hedef haline getirmek için mi kullandı?FETÖ için ağladılar15 Temmuz işgal girişiminin hazırlanış sürecine de yoğunlaşmalıyız. 17-25 Aralık darbe girişimi sonrası 15 Temmuz’u hazırlayan FETÖ’cü kadroları kimler korudu? FETÖ’ye finans sağlayan kurumlara bir bir kayyum atanırken, bu kararlara karşı kim direndi? Mesela CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal,  İpek Holding’e kayyum atanması sonrası canlı yayında ağlamadı mı? FETÖ’nün en büyük finans kaynağı olan Bank Asya’ya destek olmak için FETÖ’cü kanalları gezmemiş miydi?  CHP İstanbul Milletvekili İrancı Eren Erdem, FETÖ’nün MİT TIR’ları ile ilgili sahte belgelerini, Türkiye’yi DAEŞ’e destek vermekle suçlamak için kullanmadı mı?  CHP Grup danışmanı Muhammed Çakmak’ı da unutmayalım. CHP 15 Temmuz darbe girişiminin zeminini FETÖ’cü teröristlerle birlikte hazırladı. Ortaya çıkan tablo, CHP’nin her türlü eylem ve söyleminde FETÖ’nün olduğu ortaya koyuyor.    Bugünde CHP’nin hedefi yine FETÖ’cü kadroları korumak
23-09-2016
Diriliş Postası
Yücel Oğurlu  
 
Yeni FETÖ’ler çıkmaması için analiz ve tedbirler gerekli (3)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Türkiye’de çağın en büyük PR ve tanıtım çalışması olarak “beyaz yalanlarla” başlayıp algı yönetimleriyle profesyonel kitle psikolojisi yönetimine kalkışan ve son ana kadar bunda ciddi ölçüde başarılı olan bir kitlenin yukarıdan aşağıyabütün üyelerinin bu örgütlenme ve ilişkiler yumağını bildiğini zannetmiyorum. Örgütün parçası olan çoğu kimse nabzına göre şerbetlenerek ve büyük bir “fanus”içine alınarak oyun sahnesinin içerisinde tutuldu. Her zaman söylenmese de Örgütüniçinde olmanın “dünya ve ahiret” için kurtuluş beyyinesi olacağı zihinlerine işlendi.Tek tek bakıldığında gayet iyi, güleryüzlü ve ahlaklı görünen ancak, kitle olduğunda grubun tamamında var olan mütekebbir bir “seçilmişlik” algısı içinde canavarlaşabildiğini vebir grup psikozu yaşandığınısöylemek gerekiyor. Oy oranı %1’lerle ölçülse de bürokrasiye her seviyedeyerleşerek özgül ağırlığı hak ettiğinden onlarca kat fazla bir örgütlenme göze çarpıyor.Bu açık oransızlığın, Türkiye demokrasisi ve Türkiye’deki dindar, milliyetçi, solcu, alevivs. kesimlerlehine olmadığı oldukça bariz.Pekiyi bu örgütlenmenin ilk bakışta zannedildiği gibi ülkedeki dindarlar lehine olduğunu söylemek mümkün mü? Bu örgüt hâkim olduğu alanlarda kendisi dışında hiçbir grup veya kimseye bürokrasi, üniversiteler ve hatta ticari sahada bile hayat hakkı tanımamıştı. Açık ayete rağmen (Maide 87) örgüte destek verip vermemesine bakarak yanyana iki esnaftan birinin malının kolaylıkla helalden harama çıkarılabildiği; hâkim oldukları yerlerde doğrudan veya dolaylı müdahalelerle kamu görevlilerinin komisyon üyelikleri gibi en basit görevlere bile girişlerine mani oldukları; kendilerinden olanların önünü her türlü meşru veya gayrı meşru yollarla açtıkları; bürokrasi içinde yükselmeler konusunda hak, hukuk veya haksızlık gibi temel değer ve ahlaki ilkeleri örgütün ilerlemesine engel olan bir “adalet takıntısı” olarak gördükleri; grubun topyekun“ahlak abidesi” olduğu, eğer bir hata veya ahlaksızlık varsa “şahıslara takılmamak” gerektiği; başkalarının hatalarının ise mercek altına alınarak dedikodu, her türlü basın-yayın aracı kullanarak kasten “şuyuu”na yol açıldığı; “Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın…”açık ayetine rağmen mahrem olanları ortaya dökmeyi, arşivlemeyi ve zamanı geldiğinde şantaj olarak kullanmayı hiçbir İslami veya ahlaki ilkeyle bağdaştırmak mümkün değilken tevillerle ve zorlama yorumlarla insanları buna ikna edebiliyorlardı. Belki de çıkarları veya saflıkları dolayısıyla ikna olabiliyorlardı.Herkesin bilip gördüğünden çok daha fazlasını önceden biliyor olmak gibi `ayrıcalıklı olma hissi`, bir süre sonra psikopatik durumlar da ortaya çıkarabiliyor. Bu gruptan bir esnafın, tahminimce elden elden gelen notlar veya kulaktan kulağa aktarılan bilgiler üzerinden öğrendikleriyle, uluslararası politika ve devletlerarası hukuk üzerine baştan sona yanlış bilgileri nasıl da inanarak savunduğunu ve karşısındakileri cehaletle suçladığına şahit olmuştum. Belki bu insanlardan bir kısmı ilahi kaynaklı zannettikleri bilginin “istihbari” olduğunu şimdi anlamış olabilirler. Yine, bol diplomalı bir akademisyenin, başlarındaki kişinin sadece âlim değil, çok büyük bir şair de olduğuna, bir diğerinin ise o kişinin bir defada 500 defa şınav çektiğine; yine bir akademisyenin “abilerinin” Orta Afrika”da bir ülkeyi tamamenİslam’a çevirdiğine başka hiç bir kaynak, bilgi, araştırma ve hüccete ihtiyaç duymadan inanabildiklerine hayretle tanık olmuştum.Sosyo-ekonomik boyutuyla değerlendirildiğinde çoğunluğu muhafazakâr veya milliyetçi ailelerden gelen ülkenin başarılı çocuklarının zihin dünyalarının “sahabe hayatından” çarpıcı örneklerle başlayarak bugün nerelere taşındığını görebiliyoruz. Bu ailelerin hayatlarından İslam’a dair ne varsa yavaş yavaş ve ikna ederek çıkarma sonucuna Türkiye`de hiçbir sol veya Kemalist grup ulaşamazdı. Sözde uzun vadeli İslami hedefler için,İslam`a dair günlük pratiklerden, sembol veya şiarlardan (selam gibi) uzak tutarak onların görünürlüğünü ve toplum hayatındaki izlerinigönüllü olarak kaldırmış oldular. İnsan, kaynak, beyin gücü israfının boyutları başlıbaşına diğer bir makale konusu…Ahlaklı insan yetiştirme iddiasının bir süre sonra birçok benzer yapıdaki gibi  “bizden olan ama daha az ahlaklı” insan tercihine dönüştüğünü; yalanın, hilenin, yolsuzluk ilişkilerinin her ne pahasına olursa olsun `hizmet etme` adıyla İslami yapılara monte edildiğini gördük. “Bataklıklarda üzerlerinden diğerlerinin geçmesi için Alman tankları” olmaya ve bunun için de “dünya ve ahiretlerinden fedakârlık” yapmaya ikna edilen zeki ve fedakâr nesiller ortaya çıkarılırken hiç kimse bunun hangi temel dini referanslara dayandırılabileceğini sorup sorgulamadı bile. Başkalarının sizin adına düşünmesine cevaz vermeyen, vahyin emriyleherkesi kendi alanından ve işinden sorumlu tutan, onlarca defa düşünmeye teşvik eden ayetlerle çelişme veya onları yok sayma pahasına gözleri kapamak sosyal hayatta üyelerinin iyi niyetlerinin sömürüsü üzerine  başlayan talihsiz ve geri dönüşü olmayan yaralar açmış oldu. Öğrencilerime öteden beri  tavsiye ettiğim EricHoffer`in ‘Kesin İnançlılar’ kitabını, bütün bunları ne adına ve nasıl göz yumularak yapıldığını anlama adına okuyucularımıza da tavsiye ediyorum.Siyer`den onlarca örnekle “mutlak itaati” değil, düşünme, danışma (meşveret), dayanışma ve doğru olanda yardımlaşmayı emreden bir dinden; kalitesi ne olursa olsun sadece kendisinden olan kişiyle dayanışmayı öngören bir anlayış çıkarmak nasıl oldu da sorgulanmadan kabul görüp toplumun her kesimini sardı. Emaneti ehline teslim etmeye dair hadisler ve örnekler orta yerde apaçık dururken bunun yerine hiyerarşik üstünün ‘bir bildiği vardır’, ‘biz bilmeyiz, görmeyiz büyükler görür’, ‘bir hikmeti vardır’, ‘biz hüsn-ü teville memuruz’ gibi klasik sığınak ve bahaneler oluşturarak soru çalma/verme, kendinden olmayanın sicilini bozma, kendinden olanın önünü açmak için başkalarına farklı iftiralar atmayı (yerine göre radikal, şeriatçı, komünist, kafatasçı, mason, alevi, ahlaki zaaf vs…) meşru görürken İslam`ın iftirayı 2. sıradaki büyük günahlardan gördüğünü hiç dikkate veya ciddiye almaya gerek görmedikleri bir noktaya gelmeleri çok üzücü.Hatta bu tür yapıların, zarar verdikleri insanlar için tevil yaparak,“dünyada çektikleri yerine” öbür tarafta mükafatlandırılacakları gibi `Allah`ın yerine de geçerek karar vermeye` çalışmaları da hayret vericidir. İnsanları bu kıvama getirene kadar zaman içinde ikna etmek ve grup seçilmişliği/yanılmazlığı ve ayrıcalıklılığına ikna etmenin ayrıca sosyolojik bir fenomen olarak başlıbaşına incelemeye muhtaç olduğunu söylemek gerekir.Oluşturdukları hiyerarşik yapıda üstündeki kişiye mutlak itaati, ‘savaş hiledir’ denilen ve Siyerdebir defa kullanılan bir usulü, hayatın her aşamasına taşımayı meşrulaştıran ve ülkedeki bütün diğer insanları bu hilenin muhatabı olarak görebilen; çalınan tek bir ÖSYM sorusuyla sınava giren 2 milyon insanın tercihlerini, yaşayacakları şehirleri ve hayatlarını değiştirmeyi meşru gören ve bütün bunların üzerinde, savaşın ve hilenin bir parçası olarak tevil geliştirebilen bir anlayışa gerçekten tehlikeli bir boyut kazanmıştı.Tek tip yayın propagandasına tabi kalma, tartışma ve eleştiri kültürünün olmaması, mutlak itaat kültürü gibi yanlış metotlar gerçek bir bireysel gelişmeyi tamamen yok eden bir anlayış oluşturdu. Bu veya benzeri bütün yapıların ortak açmazı olarak içinde kalınan “Fanus”tan çıkmayı engellemek üzere oluşturulmuş “sürüden ayrılanı kurt yiyeceği” veya ayrılanın “istifa ettirilerek” ahiretini kaybedeceği imalarıyla kitle psikolojisi ele geçirilmiş oluyordu.  Kişilerin, grup dışına çıkarsa yok olacakları korkusu veya kendini değersiz hissetme veya hissettirme gibi psikolojik baskı oyunlarıyla grup içinde tutma, örgütlü yapıların çoğunda uygulanan ortak metotlar. Hâlbuki, ister çağdaş kriterlerle isterse İslami ölçülerle tartılsın, ferdin değeri, yükümlülük, sorumluluk ve ceza-mükâfat usulleri gruba değil, tamamen şahsa sıkı sıkıya bağlı mikyaslarla ölçülebilir.Yeni gidilen her yerde yaşlı bir kadının gidenleri karşıladığı ve güya rüyasında Peygamberimizi görüp “kardeşlerimi karşılayın” dediği gibi benzeri grup menkıbelerini ve grup mitolojisini üreterek buna inanmak mistik, mitolojik ve ezoterik bir gönüllü büyülenmenin ikna edici araçlarını oluşturur.Yukarıda ifade etmeye çalıştıklarımın çoğu herkesle paylaştığım yaklaşık 20 yıllık tespitlerim…Pekiyi, bu ve benzerleri karşısında doğru, değerlerimize uygun ve hakkaniyete uygun şekilde neler yapılması gerektiğini uzun uzadıya konuşmak gerekmiyor mu?Bu  konuya bir sonraki yazımızda gireceğiz.
23-09-2016
Diriliş Postası
Ferhat Ersin  
 
Bu adamlar kimin adamıydı, şimdi neredeler?
Hoşgörüsüzlük (abartma, yükleme, çarpıtma)
Hak ve itibara saldırı (küfür, hakaret, aşağılama)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
FETÖ için bizi cüppesini giymekle tehdit etmesi, tuz biber oldu hepsinin üstüne… 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaptığı açıklama ise “Yuh!. O gece anlamış FETÖ’nün silahlı terör örgütü olduğunu!. 7 Şubat MİT darbesi, MİT tırlarının durdurulması, 17-25 Aralık darbe girişimleri onun için olağan şeylermiş yani!. “Reis” dediği adamın “Bunlar terörist, bunlar Haşhaşi!. Hâlâ dava arkadaşlarına değil de FETÖ’ye inanıyormuş 15 Temmuz’a kadar? Sürekli başımıza kaktığı 50 yıllık siyaset hayatının finalini böyle yapmamalıydı!
22-09-2016
Hürriyet
Yalçın Bayer  
 
Balkanlar ‘silah’ istiyor
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
FETÖ’ KİTAPLARI ARTIYOR ‘15 Temmuz’ kitapları giderek artıyor. KURTULUŞ Tayanç Çalışır (Telekulak mağduru yargıç) ‘15 Temmuz ve FETÖ-Bir terör örgütünün anatomisi’ (Kaynak Yayınları) çıktı. AYDINLIK yazarı Sabahattin Önkibar ‘Mehdi’nin Darbesi ve Eşikteki Kıyamet’ (Kırmızı Kedi Yayınevi) adlı yeni kitabında; sadece FETÖ darbesinin bilinmeyen perde arkasını değil, aynı zamanda bu örgütün 1970’lerden bugünü kadarki seyri ile gizli yapılanmasını anlatıyor
22-09-2016
Hürriyet
Deniz Gürel  
 
Yeni Vali’den beklentiler
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
FETÖ operasyonları ve soruşturmalarının da hızlanacağı düşünüldüğünde Topaca’yı yoğun bir mesai dönemi bekliyor
22-09-2016
Sabah
Mahmut Övür  
 
BM zirvesinden ilk izlenimler
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Bir de bu geziye FETÖ nedeniyle katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ. FETÖ'ye Rotary kulüp muamelesi O kurumların hassasiyeti ise FETÖ'nün 15 Temmuz'daki kanlı darbe girişiminin özellikle ABD siyaset çevrelerinde, medyada hâlâ bir darbe olarak nitelenmemesi ve farklı yorumlanması. " Doğan Grubu'ndan CNNTürk Haber Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav ise medya açısından olaya nasıl baktığını anlatıyor: "Burada garip bir durum var: Türkiye'de kanlı bir darbe girişiminde bulunan FETÖ'ye ABD'liler hâlâ Rotary kulüp muamelesi yapıyor
22-09-2016
Sabah
Ersin Ramoğlu  
 
Kemal Bey fabrika ayarlarına niye döndü
Hak ve itibara saldırı (küfür, hakaret, aşağılama)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Bana göre;FETÖ Kemal Bey'i tehdit etti ki adam böyle konuştu. Hatta Amerika da… Yoksa FETÖ'nün haşhaşileri gibi konuşmazdı. Kemal Bey, Fetullah Gülen isimli sapığın kitaplarını niye savunsun? FETÖ medyasının kapatılmasını niye eleştirsin ki? Tehdit yemiştir. ***PKK, FETÖ, DAEŞ ve PYD ile kıyasıya savaşıyoruz… Güvenlik güçlerimiz hem dağda hem şehir merkezlerinde terörle ölümüne mücadele ediyor. Böyle bir ortamda Kemal Bey'in FETÖ adına mağduriyet edebiyatı yapmasının sebebi başka ne olabilir?***Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Güvenlik Konseyi'nde haksızlığa isyan ediyor, 'Dünya beşten büyüktür' diyor, Kemal Bey'in yardımcısı eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz Efendi ise Reis'i eleştiriyor. Vay be! Monşere bak! Konuşmasında Reis, FETÖ tehlikesine karşı dünyanın dikkatini çekiyor, Monşer ise bunu alaycı bir dille eleştiriyor. Fetullahçı Terör Örgütü 186 ülkede örgütlenmiş… Ne saçmalıyorlar!. İç meselemizmiş öyle mi?Erdoğan iç meselemizi anlatmıyor ki, FETÖ konusunda dünyayı uyarıyor…***Durum şu: FETÖ devlete sızıp katliam yapan emperyal bir terör örgütüdür. FETÖ'nün montaj ses kasetlerini grup toplantılarında kürsüden dinleten de kendisiydi. FETÖ'cü savcıların adeta eli ayağı oldu. FETÖ'ye olan diyet borcunu böyle ödüyor adam
22-09-2016
Sabah
Fahrettin Altun  
 
Tayyip Erdoğan değil mi o?
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
FETÖ ilk kez o zaman devreye sokuldu. Bu bağlamda FETÖ ile mücadeleye de değinen Erdoğan çok önemli bir noktanın daha altını çizdi. FETÖ tehdidinin sadece Türkiye'ye has bir tehdit olmadığını, BM'de temsil edilen ülkelerin çoğunun bu yapının tehdidi altında olduğunu ve mücadele etmesi gerektiğini belirtti
22-09-2016
Sabah
Okan Müderrisoğlu  
 
Cumhurbaşkanı ne dedi, taze siyasetçi ile eski diplomat ne anladı?
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
FETÖ'ye geçmişte bir şekilde kucak açmış ülkelerin karşı karşıya kalabilecekleri akla hayale sığmayacak riskler için alarm zillerini çalıyordu. Nedir o? FETÖ mağdurlarına sahip çıkma rolü! Daha doğrusu, FETÖ operasyonlarından mağdur olduğunu ya da FETÖ'cü olmadığını söyleyenlerin son sığınağı olma politikası. CHP'ye hâkim zihniyetin bir yandan sınırlı anayasa değişimine destek verir görünerek toplumsal mutabakat çizgisinde durma stratejisi izlediği, diğer yandan FETÖ mağduru tanımı yaparak siyasi rol çalma çizgisinde ilerlediği belirtilebilir
22-09-2016
Sabah
Haşmet Babaoğlu  
 
“Çünkü biz insanız”
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Haklı olarak, konuşmanın "dünya beşten büyüktür" bölümüne ve FETÖ konusundaki uyarılara odaklanıldı
22-09-2016
Habertürk
Abdi Karagözoğlu  
 
Kaya gibi sağlam ve sözünde duran
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
”İleride pişman olmamak için, tüm kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi AK Parti teşkilatlarında da FETÖ temizliği en ince ayrıntısına kadar yapılacak
21-09-2016
Hürriyet
Murat Yetkin  
 
AK Parti’nin üç “ FETÖ ” riski
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Soykırıma/İnsanlığa karşı suça tahrik
AK Parti Sakarya milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün, Partiye “sızmış olan FETÖ’cülerin temizlenmesi arzusunu” dile getirmesi 21 Eylül gazetelerinde yer aldı. İkincisi de, AK Parti içinde bir “FETÖ operasyonunun” yaklaşıyor olabileceği. Bu aslında AK Parti bünyesinde bir “FETÖ operasyonuna” dair üç önemli riski gündeme getiriyor. Üçüncü risk uluslararası planda… Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 20 Eylül’de BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın önemli bir kısmını “170 ülkede etkili olan FETÖ tehdidine” ayırdı. Öte yandan Gülen’in (o zaman henüz FETÖ diye anılmayan) “Hizmet Hareketinin” o ülkelerde rahatça çalışabilmesi, okullarını, ticaret ağını kolaylıkla kurabilmesi için ricacı olan AK Parti hükümeti olmamış mıydı? Bazı Afrika ülkelerinde büyükelçilikler açılmasına bu ölçü AK Parti zamanında eklenmedi mi? Şimdi yanlıştan dönülürken, muhatapların bu değişimi hazmetmesinin zaman alacağı hesaba katılmalı. Her diplomatik toplantıda konuşmanın odağını “FETÖ tehdidine” getirmek ise ters teperek Gülencilerin propagandasına dönüşebilir, onların kendilerini olduklarından çok daha kitlesel ve güçlü göstermelerine neden olabilir
21-09-2016
Hürriyet
Yalçın Bayer  
 
Bakandan Çolak'a 'Kanlıca' tahsisi
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Aziz Naci DOĞAN FETÖ’nün okulunu öğretmene temizletip Adliyeye verdiler 15 TEMMUZ darbe girişiminden sonra el konulan FETÖ’ye ait okullardan biri de Antalya Kemer’deki Toros Güven Koleji idi
21-09-2016
Hürriyet
Ertuğrul Özkök  
 
Alman soruyor da biz soramayacak mıyız? 24 milyar ne uğruna
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
SINIFIN İNEK ÖĞRENCİSİ CÜNEYT A330 HABABAMLARINI GAMMAZLADI CUMHURBAŞKANI Birleşmiş Milletler Genel Kurul salonunda FETÖ’yü anlatırken, A330 ile yanında giden gazeteciler yokmuş