Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Birleşik Krallık eski Ankara Büyükelçisi Richard Moore'un, MI6 olarak bilinen İngiliz Dış İstihbarat Servisi'nin başkanlığına getirildiğini okuduğumda bundan 4 yıl öncesine, yani 15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen sonrasına gittim. Bugün hâlâ AB'nin önde gelen üyeleri ve bilhassa Yunanistan FETÖ'cülere kucak açar, hatta Türkiye karşıtı faaliyetler için kullanırken nasıl olmuştu da İngiltere, genel ortalamadan ayrışabilmişti? Hafızamdaki notlar, Birleşik Krallık Büyükelçisi ve diğer İngiliz diplomatların 15 Temmuz gece yarısından itibaren AK Partili isimlere, bakanlara direkt ulaşma çabasına dair. Anlaşılan o ki İngilizler, uzun yıllar önce FETÖ'yü özel bir başlık altında dosyalamış ve epeyce bilgi biriktirmişti. Aralarında FETÖ'nün finansörü konumundaki Akın İpek'in de bulunduğu bir elin parmakları kadar ismin İngiltere'den iadesi konusunda isteksiz davrandı. İngiliz yasalarındaki terör örgütü tanımı ile FETÖ'nün örtüşmediğini vurgulaya geldi. Lakin darbe girişimi ile FETÖ arasındaki (onlara göre Gülenist Hareket!) açık bağı hiç inkar etmediler. FETÖ'nün, Türkiye'deki devlet kurumlarına ciddi bir şekilde sızdığını kabul ettiler. FETÖ yöneticisi Gülen Pensilvanya'da himaye edildiği için darbeden ABD'nin haberi olduğu, hatta darbenin ABD tarafından desteklendiği yönünde Türkiye'deki hakim kanaate rağmen, İngilizler, nedense ABD'yi işaret etmekten kaçındılar! Ergenekon, Balyoz süreçlerinden hareketle FETÖ'nün, 15 Temmuz darbe girişiminin tam göbeğinde yer aldığını belirtmekle birlikte, ilginç bir yaklaşım daha sergilediler. Ve şu mealdeki değerlendirmeleriyle dikkati çektiler:"FETÖ, (onların ifadesiyle Gülen) darbe girişiminin önemli bir unsuru. Ama biz (Birleşik Krallık) başka unsurlar da olabileceğini değerlendiriyoruz fakat bunlar nedir, kimdir bilmiyoruz!" MI6 Başkanı Moore, FETÖ darbe tezgahına 2020 şartlarında, bunca yargılama, delil ve bilgi ışığında nasıl bakıyordur acaba?