Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Bu kanun değişiklikleriyle yüksek yargı, tamamen FETÖ’nün kontrolüne verildi. Böylece FETÖ, operasyon mahkemelerine kendi adamlarını atayabildi. Dikkatinizi çekerim bu kanun değişikliklerini FETÖ yapmadı, AKP ne istedilerse verdi. FETÖ’nün TSK’da tasfiye ile kadrolaşma operasyonu tüm hızıyla devam ederken, Uluslararası Savunma ve Danışmanlık Şirketi (SADAT)’ın kurucusu, şimdilerde Cumhurbaşkanı başdanışmanı emekli Tuğgeneral Adnan Tarıverdi, 2011 yılında Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER)’ne verdiği bir röportajda darbe tehlikesini önleme konusundaki düşüncelerini söyle açıklıyordu: “…Ergenekon davalarının açılması, 2010 Askeri Şurası ve bu sene (2011) Genelkurmay Başkanı’nın istifa etmesi gibi gelişmeler birer dönüm noktasıdır… …Askerin tam olarak sindiremediği meseleler var. Kim bilir belki de farkındaydı! 9 Ekim 2013 tarihine geldiğimizde de FETÖ’nün Yargıtay 9. Necdet Özel beyefendinin Genelkurmay Başkanı olmasıyla birlikte askerlerin direnci kırıldı, 2012 ve 2013 YAŞ kararlarıyla kumpas davalarda yargılanan bütün general ve amiraller emekli edilirken yerlerine FETÖ’cüler general ve amiral yapıldı. FETÖ’nün yarattığı dehşetten korkan subay, astsubay ve uzman erbaşlar akın akın TSK’dan istifa ve emeklilik yoluyla ayrılmaya başladı. FETÖ, bu süreci TSK’nın istihbarata karşı koyma (IKK) birimlerine yerleştirdiği elemanlarıyla daha da hızlandırıyordu. Netice itibariyle bu dönemde FETÖ ve onu destekleyen Hükümet, 30 bine yakın masum askerin tasfiye olmasını sağladı. Bu rakama 2002 yılından kumpas davaların başladığı 2008 yılına kadar geçen sürede, FETÖ’nün internet ve imzasız mektuplar yoluyla tasfiye ettiği pilotları eklerseniz sayının binli rakamların çok üstüne çıktığını görürsünüz. 24 Aralık 2012 tarihli “Cemaat mi Gladyo mu?” başlıklı makalemizde, FETÖ’nün bir gladyo örgütü olduğunu; 17 Ocak 2013 tarihinde “Başbakan R. Erdoğan’a Açık Mektup” başlıklı makalemizde, Türkiye için en büyük tehlikenin ordu içindeki Cemaat cuntası olduğunu, bu gidişle ileride komutan yapacak Cemaatçi olmayan subay bulamayacağını; 24 Ocak 2014 tarihinde kaleme aldığımız “Her Tasfiye Bir Kadrolaşma Operasyonudur” başlıklı makalemizde 2010 yılından itibaren generalliğe terfi eden subayların en az yarısının Cemaatçi olduğunu, en önemli tehlikenin darbe tehlikesi olduğunu; 06 Mart 2015 tarihinde kaleme aldığımız “Son Yaşanan Uçak Kazalarının Sorumlularını Açıklıyorum” başlıklı makalemizde Cemaatin Hava Kuvvetlerinde nasıl kadrolaştığını; 8 Mart 2016 tarihli “Cemaat’in Tek Kurtuluşu: Darbe” başlıklı makalemizde, darbeden 5 ay önce, YAŞ kararları öncesinde FETÖ’nün darbe yapacağını anlattık. FETÖ, Hava Kuvvetlerinin neredeyse bütün savaş pilotu kadrosunu ele geçirdi ve neticeyi hepiniz biliyorsunuz. Sonuç: FETÖ’cü pilotlar da tasfiye edilince Hava Kuvvetlerinde pilotumuz kalmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz sonrası darmadağın olan TSK’yı tekrar toparlama görevini, FETÖ operasyonları esnasında burnunun ucunu göremeyen veya görüp de birlikte hareket etmeyi tercih eden SADAT kurucusu (!) E. 2) FETÖ örneğini hatırlayalım. FETÖ zaman içerisinde uçuş okulunun bile kontrolünü ele geçirmişti. FETÖ’cü pilotların gelecekte komuta kademesine gelmesi planlandığı için kariyer yapmaları amacıyla yeni mezun pilotlar ilk fırsatta ABD’ye yüksek lisans eğitimine gönderildi. Bu handikaba bir de uçuş okulundan zorlama ile mezun edilmeleri eklenince, FETÖ’nün Hava Kuvvetlerine hâkim olduğu dönemde pilotaj kaynaklı çok sayıda kaza oldu, bir sürü uçak kaybettik. Bugün Harp Okulu’na öğrenci alırken komisyonda torpil geçen, yarın yukarıda anlattığımız FETÖ’nün hatalarının aynısı tekrarlayacaktır. FETÖ örneği ortadadır. Bu kötü senaryo olmasa bile, bugün nasıl FETÖ’cü pilotları tasfiye etmek zorunda kaldıysak, gün gelir geleceğin METÖ’cü pilotlarını da tasfiye etmek zorunda kalabiliriz. Ama yine de hiç kimse merak etmesin, zamanında FETÖ ile el ele “b