Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Gerekçelerim içinde: “Türkiye bütçesinin en büyük dilimini gasp eden Diyanet’in, aslında bu bütçeyi din, ahlak, barış, insani değerler adına ve lehine kullanmadığı, Fetö, IŞİD ve benzeri oluşumlara olanak sağladığı, maddi-manevi altyapı sunduğu ve bu oluşumları koruduğu” tezim yer alıyordu. Keza Diyanet batakhanesinin ürünlerinden biri olan “Fetö’nün ABD ajanı” olduğu yönündeki iddiam ise on yıl önce yazıldı. İşte İslam ve laikliğin tarihini bilen herkes gibi onlarca yıldan buyana söyleye geldiğimiz rezaletin resmi! Bir vatan haini ve bir ahlaksız olan Fetö sümüklüsünü peygamber makamına çıkaran ve O’na; “Peygamberin hadislerine dair bir ‘tenkidatı’nın (itirazının-önerisinin) olup-olmadığını” soran Prof. unvanlı DİB Başkanının Fetö’ye yazdığı mektup! Yazan adamın cehaleti ve ihaneti bir yana, mektup; Türk dilinin köküne kıran gelmiş gibi Osmanlıca, Arapça, Farsça kırmasıyla yazılmış. Büyük âlim ve üstatlara üstün ve değerli kültürlerin diliyle yazılır ya; Bunlar da Osmanlı hayaliyle yaşar ya; Türk, Osmanlı zihniyetinde “eşek” anlamına gelir ya… O yüzden Fetö gibi “yüce” bir şahsa yazılan mektup, “eşek Türkün” diliyle değil, muhatap zatın büyüklüğüne uygun bir dille yazılmalı ve zatı âlilerine mütenasip olmalıdır! Mantık bu… Tuu senin yüzüne! Tuu senin ahlakına! Tuu senin insanlığına… Tuu sana Prof. Ama sistem bu… Öyle kokmuş, öyle pisliğe bulanmış ki, içlerinde temiz adama, temizliğe ve ahlaka yer yok! Balık baştan koktuğundan memleket; hainden, rüşvetten, kokudan, pislikten geçilmiyor… Ne diyorduk; bu kurum, Fetö gibi vatan hainleri yetiştiriyor. ”[1] Bu alıntı, “neden Kuran Kursu, okul ve Ensar gibi kurumlarda cinsel sapıklığa ve çocuk tecavüzlerine sık rastlanıyor? Neden Diyanet’in kadroları, bütçesi teşkilatı genişledikçe ülkede yolsuzluk ve ahlaksızlık artıyor? Neden Fetö ve benzeri din simsarları hep bu kurumlardan çıkıyor? Cumhuriyet değerleri, Atatürk ilkeleri, laiklik, demokrasi, insan hakları neden bu kadar önemli” sorularının da yanıtı olsun