Hoşgörüsüzlük (abartma, yükleme, çarpıtma)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Cumhuriyet gazetesine FETÖ soruşturmalarını yazdı. Pehlivan, FETÖ soruşturmalarının ardından Cumhuriyet'te başlatılan "Söz sırası Cumhuriyet'te" isimli yazı dizisine dışarıdan katkı verdi. FETÖ operasyonlarını müritlerine değerlendirirken, mutluluğunu böyle açıklamıştı bu yılın başında. Keza, o savcıyı görevde tutan HSYK üyeleri de FETÖ üyeliğinden tutuklanmıştı. Gülen mutlu olmasın da kim olsun? “FETÖ soruşturmaları dairesi” genişledikçe, Gülen’den uzaklaşılıyordu. FETÖ kumpasıyla 6 yıl boyunca yalanlarla linç edildik, hapis yattık, ağır bedeller ödedik ama bitti. "Terörü" savcılardan daha iyi bilecek değiliz ya! Odatv iddianamesini yazan Cihan Kansız da, Cumhuriyet soruşturmasını başlatan savcı Murat İnamda, FETÖ’nün Selam Tevhid Kumpası’nda “terörizm”den yargılanıyor birlikte. Şunu demek istiyorum: Cumhuriyet çalışanları nasıl, nerede, hangi yolla, ne vaadiyle, “FETÖ’ye yardıma karar vermişler”; yok bu en önemli sorunun yanıtı! CUMHURİYET ARŞİVLERİ ÖYLE SÖYLEMİYOR Yok, hayır “Savcı neden görevinin emrettiği şekilde lehte delil de toplamamış” gibi safça bir çıkış yapmayacağım. “Her ne kadar” iddianamede, Cumhuriyet’in FETÖ’ye yardıma 2013’ten itibaren başladığı, hatta ve hatta “örgütün basın ayağındaki önemli aktörü haline geldiği” iddia edilse de; göz var, izan var, arşiv var: Savcının dediği gibi “FETÖ 2013’ten sonra Cumhuriyet’e el koyduysa”, nasıl oluyordu da o Cumhuriyet,4 Temmuz 2014’teki birinci sayfasından “Cemaat kilitledi” diye bir habere yer verebiliyordu? O haber ki; HSYK’daki Fethullahçıların kumpas kuran hakimlere sahip çıktığını anlatıyordu. O yazı dizisinde FETÖ’nün İzmir’de gerçekleştirdiği “Askeri Casusluk” kumpasının perde arkası okurla buluşuyordu. ” Ya peki, 2015 yılı boyunca Cumhuriyet’in ısrarla fikri takip yaptığı, FETÖ’nün KPSS sorularını çalmasıyla ilgili özel haberlerini ne yapacağız? Örnekler saymakla bitmez. Bitmez de; bu nasıl “FETÖ-Cumhuriyet işbirliği” ki, savcının “örgüt gazeteyi ele geçirdi” dediği süreçte böyle haberler yayımlanıyordu? Hadi, kerameti kendinden menkul “iletişim ve bilişim uzmanı” olduğu iddiasındaki bilirkişi bunları görmezden geldi de, FETÖ ile mücadele ettiğini iddia eden yargıya n’oluyor? BYLOCK TAŞIYAN SERBEST, ARADIĞI SUÇLU Neler olmuyor ki! Odatv’den Müyesser Yıldız haberleştirdi: MİT’in kendi bünyesindeki ByLock’çularla ilgili hazırladığı rapor FETÖ çatı davası dosyasına girdi. O raporda, 7 eski MİT'çi hakkında aynen şöyle deniliyor: “ByLock programını kullandığı tespit edilen eski personellerden FETÖ ile irtibatlı/iltisaklı olmakla birlikte, örgüt mensubu olduklarına dair yeterli kanaat oluşmadığından haklarında suç duyurusunda bulunulmamış olup. MİT’e göre; “ByLock kullanmak, hatta hatta FETÖ ile irtibatlı/iltisaklı olmak tek başına veya birlikte örgüt mensubu sayılmaya ve hakkında suç duyurusunda bulunmaya yeterli değil”miş! Peki. Cumhurbaşkanı’nın, Genelkurmay Başkanı'nın dibindeki yaverin FETÖ’cülükten alındığı ülkede, Cumhuriyet çalışanları ByLock kullanan birilerinin telefonuna “alo” demekle suçlanıyor. Duyduğuma değil, bildiğime inanırım… O da şudur: Bülent Utku ve Akın Atalay Odatv davasında avukattılar, FETÖ kumpasına yıllarca direndiler. Müvekilleri, gazeteci Ahmet Şık bu satırların yazarıyla yan yana sanık sandalyesinde oturdu ve FETÖ’yü yargıladı. Uzatmayayım… FETÖ dairesini aslında olanından fazla genişletmeyin. Cumhuriyet'in yöneticilerinin ve yazarlarının bir FETÖ davasındaki yeri sanık sandalyesi değil, ancak ve ancak iddianamenin en üstündeki "şikayetçi" olur