Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
İbn Haldun’un da işaret ettiği, geçmişi çok iyi bilinmeyen ve nispeten de “yeni” bir yüz olarak ortaya çıkan CHP adayı, muhalefet için “Aranan umut mu?” sorusunu sordurdu…Sebebi malum, belirli ekonomik sıkıntıların oluşturduğu konjonktürde ve elbette AK Parti içerisindeki malum meselelerin de oluşturduğu katkıyla, muhalif blok birleşti ve 31 Mart-23 Haziran’a ait bir fotoğraf ortaya çıktı…Daha önce birlikte fotoğraf veremeyen muhalefet, AK Parti için ciddi bir sıkıntı oluşturamamıştı…Peki, ne değişti…Değişenler çok net aslında… Öncelikle ekonomik koşullar… Değişen ekonomik koşullar, daha önce tesir gösteremeyen bütün yıkıcı sözlerin tesir göstermesine sebep oldu…17-25 Aralık sonrasında ortaya çıkan FETÖ iftiralarına rağmen AK Parti çok ciddi zaferler kazandı; olaydan yaklaşık üç ay sonra yapılan seçimde, bütün bu iftiralara çok net bir cevap veren seçmen, Başkanlık Sistemi gibi önemli bir yönetim modelinde de Cumhurbaşkanımıza destek verildi…FETÖ ve PKK’nın hiçbir suflesinin tesir gösteremediği dönemin en büyük sihri de ekonomidir bana göre…Hiçbir dönemde AK Parti ve Sayın Erdoğan’a yönelik hırsızlık, rüşvet, diktatörlük gibi suçlamalar, bugünden daha az değildi aslında…Daha sonra, “Doğru kılıfına sokulmuş yalanlar”ı etkin bir iletişim ağı ile topluma yayan CHP adayı geliyor gündeme…Bir umut taciri olarak CHP adayı…CHP adayının aslında bir “umut taciri” olduğunu ne zaman anlıyoruz? Seçildikten sonra…Ne garip değil mi? İstanbul’da zam yağmuru başladığında bütün reklam panolarında; “İstanbul senin” yazıyordu; hâlâ da yazıyor… Evet, İstanbul benim ama zamları senin; güzel bir kılıf ama…Yine beş bine yakın insana ve onların evlatlarına, işsiz bırakarak zulüm yaptığı günlerde İstanbul sokakları; “Bin defa mağdur olsan da bir defa zalim olma” yazılarına ev sahipliği yapıyor; bu da güzel bir kılıf…Almanya’da faşistler de benzer uygulamalar yapıyorlardı; güçlendikçe dozu artan zulümlerinde…Gündüzleri “zafer” şarkılarıyla halkı coştururken, karanlıkta can yakıyorlardı…Biz de umutluyuz, hem de çok… Çünkü biliyoruz ki hiçbir yalan kılıfı, hakikat rüzgârına direnemez… Ve o kılıf artık yırtılıyor ve sakladığı hakikat er-geç ortaya çıkacak…Nitekim yalanın sahte gücüyle birleşen blok da diremez bu hakikate…