Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
PKK'lı teröristler tarafından Şırnak'ta şehit edilen kardeşinin cenaze töreninde "Açılım sürecine" karşı açıklamalar yaptıktan sonra Jandarma Genel Komutanlığınca hakkında soruşturma açılan 15 Temmuz'dan sonra da "FETÖ/PDY iltisakı" gerekçesiyle KHK ile TSK'dan ihraç edilen eski yarbay Mehmet Alkan "FETÖ/PDY üyeliğinden" yargılandığı davada beraat etti. Savcı Çetinkaya, özetle şu gerekçeyle Alkan hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istedi: "Dosya kapsamında sanığın Bylock kaydının olmadığı, ana çatı davada yargılanan şahıslarla irtibatının bulunmadığı, Bank Asya'da hesabına ve Fetö ile iltisaklı kuruluşlarla kaydına rastlanmadığı anlaşılmış ise de örgütün mahrem hizmetler sınıfında gizliliğe azami gayret gösterildiğinden, örgüt üyelerinin bu veriler ışığında tespitinin gayet zor olduğu, bu bakımdan ankesör/operasyon hat delilinin büyük önem taşıdığı somut bir olgu ve gerçektir. Tüm dosya kapsamına göre, sanığın telefon irtibatları, gizli tanık beyanları, idari tahkikat evrakı içeriği ile ispatlandığı, bu itibarla örgütün amaç ve ideolojisini benimsediği, sadece örgüte sempati duymak düzeyinde kalmayıp canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olarak hukuki literatürde tanımlanabilecek 'organik bir bağ' ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne gönül verip, kendi iradesine terk ederek tam teslimiyet duygu ve kararlığıyla örgüte bağlandığı hukuki ve vicdani kanaatine varıldığından…" HUKUKUN ÇILDIRDIĞI YER Savcının esas hakkındaki bu mütalaasından sonra savunma için süre talebinde bulunmayan Mehmet Alkan, savunmasını yaptı ve şunları söyledi: “Sinirlenince, 'Sinirlendi' diyorlar. Gizli tanığın beyanlarına ne kadar itibar edilebilir? Kanaatle kişiler FETÖ üyesi yapılacaksa, bu ülkede herkes potansiyel teröristtir. Beraat kararında, özellikle HTS kayıtları ve gizli tanık ifadesiyle ilgili şu dikkat çekici tespitler yer aldı: “Sanığın haklarında FETÖ/PDY terör örgütü üyesi-yöneticisi olmak suçlarından soruşturma yürütülen ve iddianame metninde isimleri gösterilen bir kısım failler ile arasında geçen telefon görüşmelerinin bulunduğu iddia edilmiş ise de önceden yetkili makamlardan alınan bir iletişimin tespiti ve kayda alınması kararının bulunmadığı, bu nedenle sözkonusu telefon görüşmelerinde sanık ile failler arasında ne konuşulduğunun tam olarak tespit edilemediği, konuşma içeriğinin örgütsel boyutta olup olmadığının anlaşılamadığı, bu nedenle somut olayda anılan HTS kayıtlarının delil fonksiyonundan bahsedilemeyeceği, delil ile desteklenmeyen istihbari bilginin hükme esas alınamayacağı, Abdullah kod isimli gizli tanığın somut olaya dayalı yer ve zaman içermeyen anlatımlarından başka bir delile ulaşılamaması, gizli tanığın kanaat açıklaması niteliğinde bulunan bu beyanlarına dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı için Mahkememizde vicdani kanaatin oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı terör örgütü üyesi olma suçundan açılan davada beraatine karar verildi. Tüm bunların ardından da hakkında “FETÖ/PDY üyeliğinden” dava açıldı