Hoşgörüsüzlük (abartma, yükleme, çarpıtma)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Son hamleler ile 'paralel devlet', asıl devleti, düelloya davet etti. "Yukarıdaki iki cümle, bundan tam sekiz yıl önce bu köşede yayınlanan 'Devlet 'paralel devlet'e karşı' başlıklı yazımdan. Söz konusu yazı, Amerikalı siyaset bilimci Robert Paxton'a ait paralel devlet kavramının, o zamanlar 'cemaat' denilen (Bir de bunlar kendilerine 'camia' denilmesini talep ediyorlardı, insanın sövesi geliyor) Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) üzerine yapışıp kalmasına vesile oldu. Neyse ki, devletin kararlılığı ve milletin feraseti sayesinde bu girişimlerden hiçbiri, FETÖ'nün nihai hıyanet projelerine hizmet edecek şekilde örgüt lehine sonuçlanmadı. Ve FETÖ, Ocak 2014 Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Paralel Devlet Yapılanması (PDY) kavramıyla örgüt olarak tanımlandıktan sonra devletin sert müdahaleleriyle karşılaştı. Yargı, FETÖ'nün ilk büyük taarruzu olan 7 Şubat ile ilgili iddianamesini olayın sekizinci yıldönümünde tamamladı. Gelelim şüphelilere: Toplam 34 sanıklı iddianamenin bir numaralı şüphelisi pek çok FETÖ iddianamesinde gördüğümüz üzere örgütün elebaşı Fetullah Gülen. FETÖ'nün 'altın çocukları'ndan. Ceza Dairesi'nin 24 Nisan 2017 tarihinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği karara atıfla FETÖ'nün 'silahlı bir terör örgütü' olduğu hatırlatılıyor. Çünkü örgüt aleyhine yazıp konuşanlar 2012-2016 döneminde FETÖ'cülerin "Elinizde örgüt olduğumuza, hele de silahlı örgüt olduğumuza ilişkin mahkeme kararı var mı?" sorusuna muhatap olurlardı. 2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması ile hız verildiği, bu soruşturmanın aslında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkmaya yönelik ilk girişimi olduğu, Fetullah Gülen'in, 20. Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyat olacağı güne denk getirilerek bu şekilde kurgulanan ve nihai hedefi, seçilmiş meşru hükümeti devirmek olan Emniyet, MİT ve Yargı organlarına sızarak yerleşmiş olan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı açıktan giriştiği ilk operasyondur. Kimi CHP'liler daha o dönemde bile devletin güvenliğini tehdit eden operasyonlara su taşımaya teşneymiş!)- 12-19 Ekim 2011'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2010/521 sayılı soruşturması kapsamında FETÖ'cü savcı Adnan Çimen'in (7 Şubat Savcısı Sadrettin Sarıkaya ile birlikte bir gaybubet evinde yakalanmıştı, tutuklu) Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği yazıda, 01. 2011 tarihine kadar Abdullah Öcalan'ın avukatlar ile yaptığı görüşmelerin ses kayıtlarını istemesi,- 25-26 Kasım 2011'de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ofislerine dinleme cihazları yerleştirilmesi,- 5 Aralık 2011'de 2011/1570 sayılı soruşturma kapsamında Milli İstihbarat Teşkilatı'nın haber elamanı olan Murat Şahin'in yakalanması, MİT'le ilgili bağlantıları hakkında ifadesinin alınması ve tutuklanması,- 19 Aralık 2011'de FETÖ savcıları Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar tarafından Gizli Tanık Bahar'ın MİT'le ilgili 49 sayfadan ibaret ifadesinin alınması,- 20 Aralık 2011'de MİT'in haber elemanı Mustafa Özer'in de aralarında bulunduğu 67 kişinin yakalanması,- 22 Aralık 2011'de Mustafa Özer'in MİT faaliyeti kapsamındaki haber ajansı hakkında şüpheli olarak ifadesinin alınması,- 26 Aralık 2011'de Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Nuri Yiğit imzasıyla yürütülen 2011/3254 sayılı soruşturmada müşteki Alp Kağan Polatkan tarafından şikâyet edilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve MİT görevlileri hakkındaki soruşturmanın 2011/3611 sırasına kaydedilmesi,- 28 Aralık 2011'de Uludere olayının yaşanmasının hemen ardından Mehmet Baransu ve Emre Uslu gibi FETÖ kalemşörlerinin olayın mesuliyetini MİT'e yükleyen haberler yapmaya, yazılar yazmaya başlaması,- 28-29 Aralık 2011'de MİT'in Başbakanlık ofislerine konulan dinleme cihazlarının bulunması,- 1 Ocak 2012'de bu sürecin en önemli gelişmelerinden biri olarak o zamanki adı Genelkurmay Elektronik Sistemler olan GES'in, Gölbaşı Elektronik Sistemler olarak MİT'e devredilmesi,- 6 Ocak 2012'de dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un terör örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla FETÖ tarafından tutuklanması,- 31 Ocak 2012'de MİT eski Müsteşarı Emre Taner, MİT eski yöneticileri Fatma Afet Güneş, Hüseyin Emre Kuzuoğlu ve Yaşar Hakan Yıldırım'ın kullandıkları telefon hatlarının tespit edilmesi,- 1 Şubat 2012'de Taner, Güneş, Kuzuoğlu ve Yıldırım'ın telefonlarının üç ay süre ile dinlenmesi kararının alınması,- 7 Şubat 2012'de FETÖ savcısı Sadrettin Sarıkaya'nın dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski müsteşar Emre Taner veMüsteşar Yardımcısı Afet Güneş ve teşkilat çalışanları Hüseyin Emre Kuzuoğlu ile Yaşar Hakan Yıldırım'ın ifadeye çağrılması,- 8 Şubat 2012'de 22 kişi tarafından (Elbette FETÖ'cüler) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT görevlileri hakkında 18 sayfadan ibaret şikâyet dilekçesi verilip suç duyurusunda bulunulması,- 10 Şubat 2012'de MİT personeli Hüseyin Emre Kuzuoğlu ve Yaşar Hakan Yıldırım'ın yakalanması maksadıyla Beşiktaş Serencebey'deki eski MİT Bölge Başkanlığı binasına FETÖ'cü polislerin gitmesi (O gün, orada yaşananların perde arkasını 8 Şubat 2015'te yazmıştım. tr/yazarlar/pazar/ferhat-unlu/2015/02/08/gayrimilli-istihbarat-operasyonu-7-subat- 10 Şubat 2012'de Savcı Sadrettin Sarıkaya imzasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen talimat yazısı doğrultusunda MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın şüpheli olarak Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen tarafından telefonla ifadeye çağrılması,- 11 Şubat 2012 tarihinde Sadrettin Sarıkaya'nın soruşturmadan alınması,- 14 Şubat 2012'de FETÖ savcısı Âdem Özcan imzasıyla MİT'e gönderilen yazıda Mustafa Özer, Menderes Öner, Seyfettin Akin, Cengiz Kapmaz ve Murat Şahin isimli şüphelilerin kurumla ilişkileri ve irtibatlarının bulunup bulunmadığının sorulması,- Ve nihayet 17 Şubat 2012'de MİT Kanunu'nun TBMM'de değiştirilmesi ve soruşturma izninin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın iznine bağlanması. "BUMERANG GİBİ KENDİLERİNE DÖNDÜFETÖ ile mücadele sürecinin sevdiğim taraflarından biri, örgütün pek çok agresif yaftalama ve eyleminin birer 'bumerang' gibi kendisine dönmüş olmasıdır. KCK'ya paralel devlet dediler, kendileri paralel devlet oldular. O LaLa! FETÖ'nün TSK imamı firari Adil Öksüz ile Hava Kuvvetleri İmamı Kemal Batmaz'ın 15 Temmuz darbesinden dört gün önce, 11 Temmuz 2016'da birlikte ABD'ye uçup 13 Temmuz 2016'da dönmesini ne kadar da andırıyor. ) Kısa bir alıntı:"Şüpheli Murat Karabulut'un suç tarihinde örgüt adına yürütmüş olduğu sözde MİT imamlığı görevi kapsamında, örgüt kurucusu ve lideri olan elebaşı Fetullah Gülen'den alınan operasyon talimatı doğrultusunda FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı açıktan giriştiği ilk operasyonda gerçekleştirilmeye teşebbüs edilen eylemlerin bilgisi ve kontrolü dışında ifa edilmesinin örgüt çalışma prensipleri uyarınca mümkün olmayacağı anlaşıldığından, şüphelinin silahlı terör örgütünün yöneticilerinden olması nedeniyle de kalkışma sürecini yönetmek suretiyle örgüt mensuplarının gerçekleştirmeye çalıştıkları eylemlere iştirak ederek bu eylemlerden sorumlu olduğu ve üzerine atılı suçları işlediği anlaşılmıştır. FETÖ kalemşörü Emre Uslu ve Mehmet Baransu ile FETÖ'cü eski savcı Gültekin Avcı'nın yazıları bile iddianameye olduğu gibi konulmuş, buna hiç gerek yok. 7 Şubat 2012'de yaşananlar paralel devletin, devleti düelloya davet etmesi ise o tarihten 8 yıl bir hafta sonra -bir Sevgililer Günü- 14 Şubat 2020'de çıkan dumanı üstünde 7 Şubat iddianamesi ise FETÖ'nün tabutuna keyifle bir çivi daha çakılmasının yıldönümü olmaya namzettir