Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Öğleden sonra saat 15.00 sıralarında cep telefonumdan bir “Ankara” numarası aradı. Açtım. AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın aradığını söyledi bir bayan. Bekledim. Özdağ bağlandı. Hal hatır sorduktan sonra “Bugün Süleyman Soylu ile ilgili yazınızı okudum. Şunu söylemek istiyorum. Sayın Soylu'nun darbe gecesi ortada görünmediği bilgisi yanlış, ben tanığım, o gece Çankaya Köşkü'nde birlikteydik” dedi. Daha sonra da o gece yaşadıklarını anlattı. Şaşkınlık içinde dinledim. Çünkü bu ayrıntıları bir yılı aşkın süredir ilk kez duyuyordum. En önemlisi şu; Daha kamuoyu darbe girişimi olduğunu bile fark etmediği saatlerde kalkışmanın cemaat tarafından yapıldığı biliniyormuş. Darbeyi tüm askerin değil de sadece cemaatçilerin yaptığının bilinmesi darbenin bastırılmasında çok önemli bir etken. Konuşmamızın sonunda “Selçuk Bey anlattıklarınızı yazabilir miyim?” diye sordum. “Tabii, darbe ile ilgili çıkardığımız kitapta da var bunlar” dedi. Ben de “İnanın ilk kez duyuyorum. Çok önemli sözler söylediniz” dediğimde Özdağ “Bunları bir televizyonda da anlattım ama nedense pek ses getirmedi” karşılığını verdi. AKP Manisa Milletvekili ve Meclis Darbeyi Araştırma Komisyonu Başkan Vekili Selçuk Özdağ'ın anlattıklarını şu başlıklarla özetleyebilirim. Selçuk Özdağ o gece ile ilgili yaşadıklarını anlatırken Başbakan Binali Yıldırım'ı ilk arayan kişilerden olduğunu söyledi. Özdağ şunları anlattı; Darbeyi haber vermek için Sayın Başbakanı aradım. Bana “Selçuk Bey bir çılgınlık yapacaklarını duyuyorum” dedi. Ben de “Efendim ya biz bir açıklama yapalım ya da siz yapın. Bu lokal bir darbe. Bunu paralelciler yapıyor, direnelim” dedim. “Tamam Selçuk Bey yapayım açıklamayı” deyince ben de “Ak Parti Genel Merkezi'ne geçiyorum” dedim. Sonra “Yok yok sayın Başbakanım ben Çankaya'ya geçeyim, orası Başbakanlık olduğu için bombalamayabilirler. Orası daha güvenli olur. Ayrıca tutuklanırsak orada olur” dedim. Ardından tabancamı aldım mermilerimi aldım. Çankaya Köşkü'ne gittik. Protokol falan yok. Kapıda kimse yok. İçeri girdik. Soruyorum “burada kimse var mı?” diye “yok” diyorlar. Kapıları açmaya başladım, bir kapıyı açtım Süleyman Soylu orada elinde telefon. Sayın Başbakan aramış kendini “Çankaya'ya geç” demiş. Süleyman Soylu'ya da bunun bir lokal darbe olduğunu, mutlaka bastırılacağını söyleyip “Direneceğiz bunun üstesinden geleceğiz” dedim. Sonra da kendisine Başbakanlık odasını sordum oraya geçtik. Başbakanın müsteşarı orada. Orada hep birlikte direnme kararı aldık. O sırada TRT'de bildiri okundu. Arkadaşlara “Endişe etmeyin bu lokal darbe” dedim. “Nereden biliyorsun?”, dediler hatta bunu sert bir ifadeyle söylediler. Dedim ki “bugüne kadar darbe yapanlar kendi adlarını söylediler. Alpaslan Türkeş çıktı, Kenan Evren çıktı konuştu. Bunların kim olduğu belli değil.” AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ Çankaya Köşkü'ndeki Başbakanlık ofisinden CHP ve MHP genel başkanlarını da aradığını anlattı. Özdağ'ın sözleri şöyle: TRT'de bildiri okunduktan sonra ve biz de direnme kararı aldıktan sonra “televizyonlara bağlanalım” dedik. Sonra bağlanmaya başladık. O an Sayın Kılıçdaroğlu'nu aramak geldi aklıma. Sonra Devlet Bahçeli'yi aramak istedim. Ulaşabilmek için aklıma Ümit Özdağ geldi onu aradım. Biliyorum araları limoni ama yardım eder diye Özdağ'a da bunun bir lokal darbe olduğunu cemaatçilerin yaptığını anlattım. Ümit Özdağ ile soyadımız aynı akraba değiliz, ama babasını çok severdim, biraz sonra aradı. “Selçuk Bey Devlet Bey direneceğiniz diyor genel merkezin ışıkları yanacak hükümetin yanında olacağız diyor” dedi. Sonra Kılıçdaroğlu'nu aradım. Ulaşamayınca Engin Altay'ı aradım onun aracılığı ile ulaşmak istedim. Engin Altay “kim yapıyor darbeyi?” diye sordu. “Paralelciler yapıyor cemaat yapıyor” dedim. Engin Altay da bir süre sonra arayıp “Sayın genel başkanımız seçilmiş cumhurbaşkanının yanında olduğumuzu söylüyor, darbeye karşıyız. Sonuna kadar direneceğiz” dedi. Sonra da Kılıçdaroğlu, Başbakan'la görüşmek istedi o sırada görüşemedi, ancak daha sonra Başbakan onu aradı. Daha sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan da konuştu. Yani bütün siyasiler birlikte direndi. Selçuk Özdağ'a “Anladığım kadarıyla hemen herkes darbenin cemaatçiler tarafından yapıldığını öğrenmiş” dedim ve bunun 22 Şubat- 22 Mayıs'a benzediğini belirterek “O olaylarda da darbenin liderinin bir albay olduğu öğrenilince kimse destek olmamıştı. Bu da sanki böyle. Sanki darbecilerin cemaatçi olduğu öğrenilince herkes rahatlamış ve direnme kararı almış” dedim. Selçuk Özdağ güldü ve “Muhtemeldir” dedi. AKP Milletvekili Selçuk Özdağ'ın beni arama gerekçesi Süleyman Soylu'nun darbe girişimi gecesi ortadan kaybolmadığını anlatmaktı. Özdağ bu konuda şunları söyledi; Sayın Süleyman Soylu da o gece Çankaya'da olan ve “direneceğiz abi” diyen kişidir. Doğruyu söylemem gerek. Haksızlık olmasın. Araya girip “O gece yoktu demek belki fazla olmuştur ama TRT'ye giderken yanındakilerin bir guruba bağlı adamlar olduğu söylendi” dedim. Selçuk Özdağ şöyle konuştu: Yok yok biz Başbakan'ın odasındayken sırada bir telefon geldi. Bana “abi TRT'ye gidiyorum” dedi. TRT darbecilerden temizlenmiş, orayı boş bırakmamak gerektiğini söyledi. Sonra oraya giderek bir açıklama yaptı. Yanında iki milletvekili vardı. Biz Çankaya'da kaldık. Bir ara dışarı çıktım Meclis başkanına Meclis'e gidelim öleceksek orada ölelim” dedim. Sonra dışarı çıktık arabaların farlarını söndürdüm. Sonra Meclis'e geldik Emrullah İşler'le. Sonra CHP ve MHP'liler geldi. Bir deklarasyon yayınladık. Sonra bomba patladı. Bunun üzerine sığınaklara indik. Sabaha kadar Meclis'te kaldık. Sabaha karşı benim yeğenim öldürüldü. Televizyondan Meclis'in bombalandığını duyunca yardım etmek için koşup gelmek istemiş yolda askerlere rastlamışlar. Kurşunla öldürülmüş. 27 yaşındaydı. Selçuk Özdağ konuşmamız sırasında “O gece darbeyi önleyenler öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki demokrasiye bağlı subaylar sonra siyasetçiler, polis ve genlerinde kahramanlık olan milletimizdir” dedi. Özdağ darbecilerin her şeye rağmen yine de başarılı olabileceklerini ancak üç temel hata yaptıklarını ve başarısız olduklarını söyledi. Özdağ bu konuda şunları anlattı; Darbeyi 9.5 sıralarında öğrendim. Bu bilgiyi aldım. Darbeyi bütün askerler yapıyor olsaydı başarılı olurdu. 10 bin kişi ölürdü ama başarılı olurdu. Tabii yine başarılı olabilirlerdi ama üç noktada hata yapınca aşarılı olamadılar. Bir; Türksat. Oraya yarım saat geç gittiler. Başarsalar biz sadece TRT'ye mahkûm olacaktık. Türkiye'de herkes darbenin başarılı olduğunu sanacaktı. Belki birçok askeri birlik de buna uyarak darbeye katılacaktı. İkincisi; Özel Kuvvetleri ele geçirmeye çalıştılar. 57 kişi şehit oldu. Çok trajik olaylar yaşandı orada, Meclis komisyonunda dinledik. Burası ele geçirilse tüm Türkiye'ye haber verecekler. Burası çok önemli çünkü. Üçüncüsü; ise Erdoğan'ın ele geçmemesi. Yeri önceden biliyorlar. Erdoğan 47 dakika önce ayrılıyor. Çeşitli yerlere götürmek istiyorlar ama o “İstanbul'a gideceğim. Burada kalacağım ölürsem burada öleceğim” demiş.