Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat Çağlak’ın hazırladığı 196 sayfalık iddianamede Ergenekon için “hayali örgüt” denildi ve şu çarpıcı tespit yapıldı: FETÖ tarafından kurgulanan hayali bir örgüt ortaya atılmıştır. FETÖ'nün medya yapılanmasına dair İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat Çağlak'ın hazırladığı iddianame, 2007'den bu yana kurulan kumpas davalarına ışık tutacak. Neden mi? Çünkü, Savcı Çağlak'ın hazırladığı iddianamede “Ergenekon hayali örgüt” tanımı yapıldı ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından kurgulandığı yazıldı. Tarih: 12 Haziran 2007… Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen el bombaları üzerine operasyon dalgaları başladı, Savcı Zekeriya Öz'ün organizasyonunda, bugün polis ve yargı içinde örgütlendiği ortaya çıkan FETÖ tarafından yüzlerce asker, siyasetçi, öğretim üyesi, gazeteci gözaltına alındı ve tutuklandı 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarıyla birlikte Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Şike gibi davaların da kumpas olduğu AKP iktidarı tarafından da dile getirilmişti. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat Çağlak'ın hazırladığı 1996 sayfalık iddianamenin “17 Aralık Süreci Öncesi Örgütün Medyadaki Algı Faaliyetleri” başlıklı bölümünde, Ergenekon için “hayali örgüt” tanımı yapılıp şu satırlar yer aldı: “… Örgüt medyasında 17 Aralık 2013'ten önce Emniyet ve yargı tarafından yapılan operasyonların ‘hukuka uygun olduğunu, yargı organlarının verdikleri kararlara saygı duyulması gerektiğini vurgulayan gazeteci veya medya mensubu olmanın insanların suç işlemeyecekleri anlamına gelmeyeceğini' savunan yayınlar yapılmıştır…” İddianamenin can alıcı bölümünde ise şu tespit yapıldı: “…FETÖ tarafından kurgulanan hayali bir örgüt ortaya atılmış, adına Ergenekon Terör Örgütü denmiş, bu hayali örgüt ile ilgili basın yayın üzerinden iyi kurgulanmış metinler defalarca tekrar edilmiş, örgütle iltisaklı köşe yazarları da bir anda örgüt medyası ile paralel yazılar yazmaya başlamıştır. ” İddianamede, “FETÖ'nün ilkesel bir yayıncılık yerine, tamamen stratejik olarak örgüt amacı doğrultusunda medyayı kullanmasının tipik bir örneği görülmektedir” denildi. üç gazetecinin ortak özelliği: fetullahçı terör örgütü'yle ilgili kitaplar yazmaları Gazeteciler Soner Yalçın, Ahmet Şık ve Nedim Şener, 2011 yılında Odatv kumpasında gözaltına alınmıştı. Üç gazetecinin ortak özelliği de FETÖ'yle ilgili kitaplar yazmalarıydı. Şık, 2017'de de FETÖ'cülükten cezaevine kondu. Savcı Çağlak, Odatv operasyonlarında gözaltına alınan SÖZCÜ yazarı Soner Yalçın, gazeteci Ahmet Şık, Posta yazarı Nedim Şener, Odatv yöneticileri Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun tutuklanmalarını da şöyle değerlendirdi: “FETÖ/PDY'nin kamu kurumları içerisindeki üyelerinin kendisine muhalif olarak gördükleri medyayı etkisiz hale getirmek amacıyla harekete geçtikleri, adı geçen kişilerin basın faaliyetlerinden değil de örgütsel faaliyetler çerçevesindeki eylemlerinden dolayı yakalanarak tutuklandıklarına dair haberlerin yapıldığı anlaşılmaktadır. ” FETÖ'nün medya yapılanmasına dair hazırlanan iddianamede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kurulan kumpas da şöyle anlatıldı: “…Aynı süreçte yürütülen çeşitli isimlerdeki soruşturmalar ile TSK'daki örgütün önünde engel gördüğü çok sayıda rütbeli tasfiye edilmiş yerlerine kendi mensuplarını yerleştirmiştir