Hoşgörüsüzlük (abartma, yükleme, çarpıtma)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Peki iddianamedeki çelişkiler neler:İddianamenin 28'inci sayfasında şöyle deniyor: “… Alınan 16 Mayıs 2017 tarihli bilirkişi raporunda adı geçen ticari kurum/kişilerin Burak Akbay ile ilişkilerinin ticari faaliyetler ve uygulamalar kapsamında olduğunun belirtildiği ancak SÖZCÜ Gazetesi imtiyaz sahibi Burak Akbay'ın hesap hareketlerinde belirtilen yüklü para yatırma-havale gönderme-bakiyenin gazetecilik faaliyeti/SÖZCÜ Gazetesi'ni çıkaran ticari şirket geliri kapsamında olup olmadığı hususunda belgeleri itibariyle aleyhte bir tespit yapılamadığı…” Bu tespite rağmen Burak Akbay FETÖ'nün yöneticisi olmakla suçlanıyor. İddianamenin 70'inci sayfasında şu tespit yapılmış: “… SÖZCÜ Gazetesi'nin şekli olarak FETÖ/PYD'nin karşısında bir düşünce ve yayın politikasına sahip olduğu, yine yönetici-yazar kadrosu, çalışanlarının önemli ölçüde hem şekil hem de esas yönünden örgütün karşısında olduğu yönündeki savunmaların yerinde olabileceğinin Cumhuriyet Başsavcılığımızca da değerlendirildiği ancak örgütün son derece sınırlı kişi-kişilerin bilebileceği gizlilik içerisinde ve ileride kullanılabilme ihtimaline binaen şüpheli Burak Akbay aracılığıyla kurdurduğu…” Savcı bir sayfa sonra ise yani 71'inci sayfada ise farklı düşünüyor: “… Kuruluş aşaması dışında ilerleyen aşamalarda örgüt ile Burak Akbay'ın amaçta birleşmiş olmalarının da mümkün olduğu…” Savcı, SÖZCÜ'yü hem FETÖ'nün kurdurduğunu hem de kuruluş aşaması dışında ilerleyen aşamalarda ilişki kurulmuş olabileceğini söylüyor. Savcı, 70 ve 71'inci sayfalarda “SÖZCÜ'yü FETÖ kurdurdu ya da sonradan ilişki kuruldu” çelişkisini yaşarken 72'nci sayfada aynı konuyla ilgili bir çelişki daha yaşıyor. İddianamenin 72'nci sayfasında şöyle deniyor: “Yine gizli tanığın, FETÖ'nün medya yapılanması sorumlularından Hidayet Karaca'nın aşama itibariyle ve SÖZCÜ Gazetesi'ne sızılması/ele geçirilmesi yönündeki beyanı ile…” Savcı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün kendi kurdurduğu gazeteye sızılması talimatı verildiğini söylüyor. Soru şu: Hangi örgüt kendi kurdurduğu gazeteye sızar? İddianamenin 72'nci sayfasında şöyle deniyor: “…Şüpheliler Bekir Gökmen Ulu ve Mediha Olgun'un… FETÖ/PYD terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi ile bağlantılı olarak henüz darbe girişimi kapsamında darbecilerin kışlalarından çıkmadan önce adı geçen gazetede Cumhurbaşkanımızın bulunduğu yerin ani olarak haber yapıldığı, bunun darbecilerle birlikte ve darbe girişimini kolaylaştırmaya yönelik lojistik destek kapsamında yapıldığı…” Oysa savcılığın, darbecilerin “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te olduğu” bilgisini muhabirimiz Gökmen Ulu'nun yazdığı haberden öğrendiği iddiasına karşın, Marmaris'teki suikast davası, Ankara'daki Genelkurmay Çatı, Muhafız Alayı ve Akıncı Üssü gibi davaların iddianamelerinde yer alan bilgi ve belgeler ile şüpheli itiraflarının yanı sıra, hazırlanan TBMM raporu, cuntacıların kalkışmadan günler önce Marmaris'te keşif uçuşları yaptıklarını ve Erdoğan'ın en yakınındaki isimler olan yaverlerinin de bu işin bir parçası olduğunu ortaya çıkardı. Muhabirimiz Gökmen Ulu'nun haberi sadece internet sitemizde yer aldı ve iddianamelerde 15 Temmuz hain darbe girişimi öncesi FETÖ'cü hainlerin Erdoğan'ın yerini bildikleri ortaya çıktı. İddianamenin 12'nci sayfasında FETÖ'yle ilgili şu bilgilere yer verildi: “… Örgüte kazandırılan, örgüt içerisinde yer alan elemanların bulunduğu konuma göre hücresel toplantılar yaptıkları… Gülen'in okuduğu söylenen 1 ABD doları verildiği… haberleşme ihtiyacı olduğunda canlı kurye kullanma ByLock, WhatsApp vs. SÖZCÜ'nün, Fetullahçı Terör Örgütü kriterlerine uymadığını savcılık bile tespit etmiş. İddianamenin 72'nci sayfasında şöyle denilmiş: “… Şüpheli Yonca Yücekaleli'nin nitelikleri açıklanan Burak Akbay ile gazetenin mali işlerini koordine ettiği, ancak savunmasının aksine bu yönde delil edilemediği, buna karşılık gazetenin FETÖ/PYD'nin esaslı amaçları doğrultusunda hareketi dikkate alındığında şüphelinin örgütün içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bu örgüte bilerek- isteyerek yardım ettiği…” Yonca Yücekaleli hakkında delil bulamayan savcılık buna rağmen hakkında 15 yıl hapis cezası istedi. İddianamenin 12'nci sayfasında şu tespit yer alıyor: “…Kendine güven sorunu kalmayınca da açıktan kendi mensupları ile gerekirse kumpas kurma yolunu da seçerek kamuoyunda Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT TIR'ları, 17-25 Aralık gibi isimlerle bilinen soruşturmalara giriştiği…” SÖZCÜ Gazetesi, 12 Haziran 2007'de başlayan Ergenekon kumpası ve sonrasındaki diğer FETÖ kumpaslarına direnen birkaç gazeteden biri oldu. İddianamenin 49'uncu sayfasında Fuat Uğur'un tanıklığıyla ilgili şöyle deniyor: “… Fuat Uğur, bir gazeteci olarak ve objektif gözle baktığında FETÖ/PDY'nin son yıllardaki yayın-haberlerini bildiğini, SÖZCÜ Gazetesi'nin bunlarla aynı şekilde yayın yaptığını söylemenin mümkün olmadığını… subjektif olarak baktığında kimseyi suçlayamayacağını yani SÖZCÜ Gazetesi'nin FETÖ ile irtibatlı olduğunu söyleyemeyeceğini… Objektif gözle baktığında gazetenin bazı yazarlarının yazılarının FETÖ taktiği ile uyumlu olduğunu söyleyebileceğini…” Savcılık, Fuat Uğur'un tanımlamalarını bile farklı bir şekilde değerlendirip iddianameye koymuş. Örneğin tanık Cem Küçük'ün ifadesinde Saygı Öztürk'ün amcasının oğlu olmadığı halde bu yönde algı yapılarak FETÖ'cü Hamidullah Öztürk ile akrabalık bağı olduğu yalanı bir kez daha dillendirildi