Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
FETÖ'nün şifreli mesajı çözüldü! FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen Havalimanının işgal edilmesine ilişkin hükme bağlanan davanın gerekçeli kararında ilginç tespitlere yer verildi. FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işgal edilmesine ilişkin hükme bağlanan davanın gerekçeli kararında, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in, 15 Temmuz darbe girişiminden 5 ay önce, 5 Şubat'ta yaptığı bir konuşmada örgüt üyelerine, "kılıcın hakkını verin" diyerek "öldürme" talimatı verdiği belirtildi. Mahkeme, söz konusu hükümle ilgili hazırladığı 130 sayfalık gerekçeli kararında ayrıca, FETÖ ile ilgili birçok tespite yer verdi. GÜLEN'DEN "KILICIN HAKKINI VERİN" MESAJI Örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in, Pensilvanya'daki malikanesinde yaptığı ve açık kaynaklarda "Kılıçların Gölgesinde - 498. " "KONUŞMADAN BİR GÜN SONRA GAZETEDE YAZDILAR" Halen "FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçundan tutuklu olarak yargılanan gazeteci Ali Bulaç'ın, örgüte ait Zaman gazetesinde, Gülen'in konuşmasından bir gün sonra, 6 Şubat 2016 tarihinde yazdığı "Kıyam mı, temkin mi?" başlıklı yazısında, "Kılıç her zaman gayrimeşru bir siyaset aracı mıdır? Zorbalar kılıç kullanır da, mazlumların kılıç kullanma hakları yok mu?" şeklinde yazdığı anlatılan kararda, yazıda, "Kılıç kullanmanın mazlumlar için de bir hak olduğu" yönünde örgüt tabanına mesaj verildiği ifade edildi. Zaman gazetesi köşe yazarlarından Abdullah Aymaz'ın da 16 Şubat 2016 tarihli, "Salih Zat'ın dönemi" başlıklı yazısında bir şeyhle görüşmesini anlatırken, "Şeyh efendi bizlere bol bol dua etti ve ilginç bir şekilde 2016 yılının çok zor geçeceğini, felaketlerin yakın olduğunu ve 2016 yılında göğsü yumruklandıkça genişleyen Salih Zat'a görevinin bildirileceğini söyledi" şeklinde ifadeler kullandığı belirtilen kararda, "hakkında FETÖ/PDY yöneticisi olmak" suçundan dava açılan Abdullah Aymaz'ın küçük yaştan bu yana Gülen'in, "seçilmiş kişi, beklenen salih zat, mehdi" olduğu inancıyla beyinleri yıkanmış örgüt üyelerine, "Mehdi'nin 2016 yılında çıkacağı" mesajını verdiği, ileriki zaman diliminde örgüt elebaşı tarafından verilecek darbe talimatına koşulsuz olarak riayet etmelerini sağlamak amacıyla lidere olan bağlılığı artırmaya ve örgüt içi motivasyon sağlamaya çalıştığı dile getirildi. HAKİ PARDESÜLÜ VAAZDA GEÇEN "KAPADOKYA" İFADESİ: ÖZEL MAHREM YERLERİN TSK ŞİFRESİ Fetullah Gülen'in, "baharın geliş haberini kışladaki bir defneden aldıkları" ifadesinin, Genel Kurmay Başkanlığı'nın ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın simgesinde, general ve amirallerin şapkalarının kenarlarında sarı sırma şeklinde defne yaprağı bulunması nedeniyle ilgi çekici olduğu vurgulanan kararda, FETÖ/PDY elebaşının 19 Mart 2016 tarihinde Pensilvanya'daki malikanesinde üzerine ilk defa giydiği haki renk (asker yeşili) bir pardesü ile kameraların karşısına geçtiği ve canlı olarak yayımlanan sözde vaazında verdiği eylem talimatlarının hedef kitlesinin, örgütün TSK içerisindeki mensupları olduğunu subliminal mesaj olarak verdiği dile getirildi. Gülen'in, konuşmanın bir yerinde, kurmakta olduğu cümleyi bir anda yarıda keserek ilgisiz bir şekilde, tane tane ve son derece dikkat çekici vurgulu ifadelerle, "Anti parantez umum adına konuşuyorum, umum İslam toplumu adına, Kapadokya sakinleri, oradaki serkarlar adına konuşuyorum" şeklinde konuştuğu ve konuşmasında verdiği eylem talimatlarının hedef kitlesinin hangi örgüt üyeleri olduğunu ezoterik bir dille ifade ettiği aktarılan kararda, "Bu ifadede kullandığı kelimeler incelendiğinde, Osmanlıca bir kelime olan 'Serkar' kelimesinin Türkçe'de 'komutan', 'amir', 'müdür' anlamlarına geldiği, 'Kapadokya' ifadesinin ise FETÖ içerisinde, 'özel mahrem yerler' olarak kodlanan kurumlardan TSK için kullanılan bir şifre olduğu, bu şifrenin anlamını örgüt içerisinde sadece -örgüt literatüründe, 'mahrem hizmetler veya hususiler' olarak adlandırılan ve örgütün TSK bünyesindeki örgütsel faaliyetlerini koordine eden- üst düzey TSK imamlarının bildiği anlaşılmıştır. DARBEDEN 39 GÜN ÖNCE ALINAN GİZLİ TANIK BEYANI: "TSK'YA 'YEŞİL', POLİSE 'MAVİ' DENİR" Gerekçeli kararda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen "FETÖ/PDY çatı soruşturması" sırasında 6 Haziran 2016 tarihinde, 15 Temmuz darbe girişiminden tam 39 gün önce beyanı alınan örgütün TSK (mahrem hizmetler) imamlarından gizli tanık "Jüpiter"in beyanında, "FETÖ üyesi olduğu, örgüt tarafından Kara Harp Okulu başta olmak üzere askeri okullara öğrenci sokmakla görevlendirildiği, halen kendisine bağlı örgüt üyesi 2 teğmenin sorumlusu olduğu" yönünde ifade verdiği belirtilerek, başta kendisine bağlı örgüt üyeleri olmak üzere, TSK içindeki örgüt mensuplarından tanıdığı çok sayıda örgüt üyesine ilişkin somut bilgiler verdiği ve ifadesi sırasında, 'Fethullah Gülen, vaazının içinde Kapadokya kelimesini kullandığında TSK'yı kastettiği örgüt jargonunda bilinir. Gerekçeli kararda, örgüt elebaşı Gülen'in konuşma sırasında, örgütüne karşı etkin bir mücadeleye öncülük eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, siyasal iktidarı sorumlu tuttuğu belirtilerek, Gülen'in, örgüt üyelerinin gerekli ıslah hareketini yapmamaları, zalime dur dememeleri halinde ağlamaların ağlamaları takip edeceğini ve kendilerinin de ilahi gazaba uğrayacaklarını beyan ederek, TSK içindeki örgüt üyelerini darbe yaparak siyasal iktidarı indirmemeleri halinde Allah'ın gazabına uğramakla korkuttuğuna da işaret edildi. Gerekçeli kararda, şu değerlendirme de yapıldı: "Örgütünün kurucusu ve lideri Fetullah Gülen'in 19 Mart 2016 tarihli konuşmasında, örgütün anayasal düzeni değiştirme amacı doğrultusunda silahlı darbe girişiminin talimatını verdiği, örgüt liderinin verdiği talimatın, örgütün hücre tipi yapılanma modeline uygun olarak 'abi-imam' tabir edilen yönetici vasfını haiz sivil unsurlar vasıtasıyla, alt kademelerde yer alan Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanmış, içinde generaller ve amirallerin de bulunduğu subay, astsubay, uzman er ve erbaşlar ile askeri öğrencilerden oluşan, devletin silahlı gücünü kullanmaya yetkili hücrelere gizlilik kurallarına riayet edilerek ulaştırıldığı, küçük yaşlarda örgüte kazandırılarak 'mehdiyet inancı' çerçevesinde örgüt liderine koşulsuz itaate şartlandırılmış sözde 'altın nesil'in, yıllardır beklenen vaktin geldiği inancıyla 'altın vuruş'u yapmak amacıyla 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak ve anayasal düzeni değiştirmek amacıyla cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimine imza attıkları anlaşılmıştır