Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
O atmosfer üzerinden FETÖ'nün devleti adım adım ele geçirmesi ve askeriye başta olmak üzere yuvalanması sağlandığına göre, cinayetin kodlarının çözülmesi, başka pek çok sırrın da deşifre edilmesini sağlayacak önemli bir adım olacaktır. Hatta FETÖ'ye işaret eden Nedim Şener gibi gazetecilere de 'acaba Ergenekoncu mu?' şüphesiyle bakılmasını sağladılar. Fakat sonradan anlaşıldı ki, bu isimlerden bazıları cinayeti kimin işlediğine ilişkin üretilmiş şemaları bile onlardan teslim alıp kamuya duyuracak kadar, özellikle Dink davasında payı olan Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek gibi FETÖ'cü polis şefleriyle yakındılar. Sahte olduğu sonradan tescil edilen "Kafes Eylem Planı" gibi üretilmiş belgelerle, 'derin devlet'in gayrimüslimleri hedef aldığını kamuya kabul ettiren de bu FETÖ'cü polis kliği ve 'arkadaşları'ydı. İşin kötüsü, gerçekler ortaya çıktıktan sonra da, birkaçı müstesna "Hrant'ın Arkadaşları"nın çoğu en baştaki iştahla FETÖ'ye işaret edemediler. Daha vahimi, 'Hrant'ın Arkadaşı' olarak kariyer yapanlar, cinayetteki FETÖ izi netleşmeye başladığında dahi FETÖ kanallarında ve gazetelerinde çalışmakta, 'paralel devlet' iddialarına burun kıvırmakta beis görmediler. Sonradan Agos Genel Yayın Yönetmenliği'nden alınan kişi ise, bu süreçte bir değil, tam iki kez "Bu dava paralele sığmaz" şeklinde manşetler atmış ve âdeta FETÖ'ye kol kanat germişti. Olay o kadar vahimdi ki, FETÖ'cü polis şeflerini sansürleyerek koruyan Ahmet Altan'a, bu ülkede Hrant Dink ödülü verildi ve biz de alkışladık!Ben bile bu garabet sebebiyle rahatsızken, üç yıldır bağıra çağıra FETÖ yapılanması hakkında yazılar yazarken, bu isimler utanmadan yarın Hrant Dink anmasında yine en önde olacaklar. "Neden?" diye sormak ve bunun davayı soruşturan FETÖ'cü polislerle alakasını sorgulamak mahiyetindeki Güneş Gazetesi'nin haberini dilinize doladığınız kadar, cinayetin örtbas edilmesindeki kendi payınızı da, kendi 'gazetecilik' geçmişinizi de dert ederseniz isabet olur!