Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Başbakan Yardımcısı Canikli, Fethullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimi ve sonrasında başlatılan soruşturmalar hakkında Habertürk'e konuştu."Darbe teşebbüsüne kimler destek verdi? Soru işaretleri var mı?" sorusunu cevaplayan Canikli, "İlk günlerde öncelikle yangını söndürmeye çalışıyorduk, kimin işin içinde olduğunu tespit edebilmek imkânsızdı. Soruşturmalar ilerledikçe tablo netleşmeye başladı. Başbakan’ımızın dediği gibi, şakır şakır ötüyorlar! Şimdi sırada sorumluların tespit edilmesi, iç ve dış boyutlarıyla anlaşılması var. Bu olayın sadece TSK içinde başlayıp biten bir hadise olmadığı kesin" dedi."SEÇİLMİŞ HÜKÜMET VAR ONU DEVİRİYORSUNUZ"Canikli açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:"Bir kısmı tespit edildi, şu aşamada isim verme imkânımız yok ama sivil ve siyasi ayağı olduğu kesin. Ve bu sivil ayak, TSK içindeki en yüksek bağlantıdan daha güçlü bir ayak, bu da kesin. Çünkü darbe kalkışmalarında darbe sonrası legalleşme adına meşruiyet zemini oluşturmak için birileri üzerinden yürütülür planlar. Siyasi uzantısı ve desteği olmayan çok nadirdir. 12 Eylül’den önce Türkiye’de çatışma ortamı vardı. Darbeden sonra sükûnet başlayınca bir meşruiyet problemi yaşamadılar. Oysa bugün zaten seçilmiş bir hükümet var, onu deviriyorsunuz. Taban desteği söz konusu değil. Darbecilerin devam edebilmesi için taban desteği şart. Dolayısıyla bu darbenin belli oranlarda siyasi yapı, kişi, kurum tarafından bağlantılı olması lazım." "AK PARTİ CAMİASINDA BUNA PRİM VERECEK..." Darbe başarılı olsaydı nasıl bir Türkiye dizayn edilecekti şeklindeki soruya karşılık Canikli, "Şu anda biz Türkiye’deki tabanın yüzde 50’sine hitap eden bir siyasi organizasyonuz. Kalanlarla bu meşruiyet desteğini bulmaları mümkün olur muydu, bilemiyorum. HDP tabanını işin içine katamazlardı muhtemelen. Geriye CHP ve MHP kalıyor. MHP’nin tavrı zaten çok netti, CHP de öyle. Bu zemini daha kuvvetli bir ortamda sağlamaları gerekiyordu. Dolayısıyla iktidar tabanı üzerinden meşruiyet arayışına girmek gibi bir planları olabilir. Ama AK Parti camiasında buna prim verecek birini bulmaları mümkün olmazdı." ifadesini kullandı. Başbakan Yardımcısı Canikli'nin röportajından öne çıkan bazı bölümler: BAZI İSİMLER ELE GEÇİRİLDİ Darbenin Türkiye’deki 1 numarasının kim olduğunu çözebildiniz mi? Bazı isimler ele geçirildi tabii ki. Darbe başarılı olursa kimin hangi göreve geleceğine dair birçok atama listesi var. Fakat kurulacak hükümetin Cumhurbaşkanı’nın ya da Başbakan’ının kim olacağına dair elimizdeki belgelerde net bir bilgi yok. Onların peşindeyiz. Yakında hepsini öğreneceğiz. ‘HİÇ UMMADIĞIMIZ İNSANLAR CANINI ORTAYA KOYDU’ “Tasfiye edilenlerin yerine başka cemaatlere yol açılır mı?” endişesi var...Artık kamuda “Buraya ben hâkim olayım” tarzı bir yaklaşım olmayacak. Bir insanın kendini bu topluma ait hissedebilmesi için her yerde kendisi gibi düşünen insanları görebilmesi lazım. Bu son olayda bunun ne kadar kıymetli olduğunu gördük. Hiç ummadığınız bir insan, yaşantısıyla, söylemleriyle “Vatanla alakası yoktur” diye düşündüğünüz bir insan, bir bakıyorsunuz sizden çok daha gayretli bir şekilde bu ülke için canını ortaya koyuyor. HSYK yeniden düzenlenirken inanılmaz bir ittifak kuruldu. Şimdi AK Parti, CHP ve MHP’den oluşan bir yapı var. Çok başarılı yürütülüyor. Kamuda da bunu yapma amacındayız. Toplumun bütün kesimleri her yerde temsil edilebilmeli. ‘KAMUDA AÇIĞA ALINANLARI ÖZEL BİR KADROYLA PASİFİZE EDEBİLİRİZ' Yeni kanun hükmünde kararnameler çıkacak mı? Evet, bol miktarda gelecek. Özellikle önemli görevlerde bulunanların tasfiyesine yönelik bir liste olacak. İsim isim açıklamayı sadece TSK için kullanmıştık, şimdi diğer kurumlar için de bunu yapmayı düşünüyoruz. Kamuda açığa alınanların tümü tasfiye mi edilecek? Emekliliğe sevk edilenler olacak mı? Yaşı gelenler emekliliğe sevk edilecek, kalanları memurluktan atacağız. Ama on binlerce ailenin mağdur olması söz konusu... Evet, bizim de öncelikle üzerinde durduğumuz konu mağduriyetler. Bu insanların önemli bir bölümü geçimlerini kamudan sağlıyor. Aileleri, masum çocukları var. Örgütün yönetici kademesinde ya da üyesi olduğu tespit edilenleri tasfiye edeceğiz. Yönetici kademede olmayıp sadece sempatizan olanlar da önemli görevlerde kalmayacak ama hayatlarını idame ettirebilmeleri için bir mekanizma kurmayı düşünüyoruz. Nasıl bir mekanizma? Henüz net değil. Kamuda düz memur gibi alt görevde oluşturulacak özel bir kadroyla pasifize edebiliriz. Zarar veremeyecekleri başka bir kadroya yönlendirebiliriz ya da bulundukları görev çok tehlike arz etmiyorsa bir kısmı kalabilir. Düşünün 5 yaşında masum bir çocuk var... Babasının ihanetini ona ödetmememiz gerekiyor. AK PARTİ İÇİNDE TASFİYE AK Parti içinde bir tasfiye ihtimali var mı? Hayır. Öyle bir şüphemiz yok. Cumhurbaşkanı’mızın o çağrısından sonra teşkilatların ortaya koyduğu tavır ortada... Sadece Ankara’da 19 şehit verdik. Böyle bir yapıdan kuşku duymak, çok büyük haksızlık ve hakaret olur.ASKERİ YÜKSEK YARGIYI KALDIRMAK İSTİYORUZ Cumhurbaşkanı’nın parti liderleriyle görüşmesinin ardından Başbakan Binali Yıldırım, bazı Anayasa maddeleri üzerinde muhalefetle uzlaşıya varılabileceğini söyledi. Hangi maddeler bunlar? Birçok konuyu görüşeceğiz ama şu anda ilk gündem askeri yüksek yargı. Askeri yüksek yargıyı kaldırmak istiyoruz. Yargıtay var, Danıştay var, Anayasa Mahkemesi var ama bir de askeri yargı var. Bu, hukukun tekliği ve evrenselliğine aykırıdır. Bu konuyu muhalefetle konuşuyoruz, onlar da sıcak bakıyorlar. "MEYDANLARDA SOSYAL DEMOKRAT DOSTLARIMIZIN ŞARKILARI DA ÇALINSIN" Kılıçdaroğlu, “CHP’liler darbe girişimi gecesi sokaktaydı; sonra çalınan şarkılarla hava değişti” demiş. Meydanlarda AK Parti teşkilatlarının düzenlediği kimi platformlarda ayrıştırıcı konuşmalar yapanlar olduğuna dair eleştirilere ne dersiniz? Teşkilatlarımıza başından beri söyledik. Evvela, taşınacak bayrakların asla parti bayrağı olmamasını, parti sloganı ve amblemi taşınmamasını tembih ettik. Sosyal demokrat dostlarımızın hoşuna giden şarkılar da çalınsın istedik. Ülkücü kardeşlerimizin marş niteliğinde ya da sembol olmuş şarkıları da bütün meydanlarda çalındı, hâlâ çalınıyor. Bu konuda bir sıkıntı olmadı. Hemen kaynaştık birbirimize. HAKAN FİDAN TELEFONA NEDEN ÇIKMADI?MİT Müsteşarı Hakan Fidan, o akşam telefonlara neden çıkmadığına dair bir açıklama yaptı mı? Onunla ilgili Sayın Cumhurbaşkanı’mızın açıklaması ortada. Cumhurbaşkanı’mız ‘‘Aradım ama ulaşamadım’’ dedi. Başbakan’ımız ‘‘Aradım, ulaşamadım’’ dedi. Başka arayıp ulaşamayan bakanlarımız da var. Burası sözün bittiği yerdir. MİT içinde tasfiyelerin olması söz konusu mu? Bu yapı her yere girmiş. MİT için de geçerli aynı durum. Bu mücadele için bazı şeyler elbette yapılacak. İstihbaratın çok ciddi bir zafiyet içinde olduğu kesin. Bunu saklamanın bir anlamı yok, herkes görüyor zaten. Belli ki darbe girişimiyle ilgili aylar öncesinden yapılan çalışmalar var ve bu maalesef tespit edilemiyor. İstihbarat örgütleri böyle şeyleri tespit edemezlerse, ne yapar? Burada ciddi bir reform ihtiyacı var... MİT’te nasıl bir reform olacak? Sayın Cumhurbaşkanı’mız, MİT’in doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmasına yönelik görüşünü ifade etti. Doğrusu da budur. Anayasa’da yapılması gereken değişiklikler var, bunlara çalışıyoruz. Yeni eğitim biçimi, personel alımı ve çalışma yöntemine kadar her şeyi gözden geçiriyoruz. İçeriden başka tür akımlara kapılmaması için otokontrol mekanizmaları da kuracağız. "İŞKENCE YOK ÇATIŞMALARDA İTİŞ KAKIŞ OLMUŞTUR" Gözaltında işkence iddiaları ve 15 Temmuz gecesi bazı erlerin linç edildiği iddiasına dair görüntülerle ilgili adım atılacak mı? “Başı kesildi” denilen er çıktı, “Ben yaşıyorum” dedi. Kesinlikle işkence yok, sıfır. Çatışmalar sırasında itiş kakış olmuştur ama kontrol altına alındıktan sonra en ufak bir işkence söz konusu değildir. Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Bülent Mumay gibi kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerin gözaltına alınması yerine ifadeye çağrılması daha doğru olmaz mıydı? Bu yargının kararıdır, biz müdahale edemeyiz. Bir başka kişi aynı yargı sürecinden geçerken nasıl bir muameleye tabi tutuluyorsa, herkes için aynısı uygulanmalı. Birini eski bakan, ünlü ya da zengin diye farklı muameleye tabi tutarsanız esas zulüm budur. Ama normalin dışında bir muamele varsa o da kabul edilemez. Normal süreçte bu gibi soruşturmalarda gözaltı muamelesi nasıl yapılıyorsa öyle yapılmalıdır. "EKONOMİ NORMALE DÖNÜYOR" Ya 15 Temmuz’un ekonomiye etkileri? 17-25 Aralık kalkışmasından sonra makroekonomik göstergelerimizdeki bozulma, 15 Temmuz sonu ortaya çıkan gelişmelerden daha fazlaydı. Şu anda her şey normale dönüyor. Faizler düşüyor, borsa yükseliyor, TL değer kazanıyor. Risk primleri de düşecektir. Muhalefet ve iktidar arasındaki iyi ilişki de ekonomik göstergelere olumlu yansıyacaktır.