Hoşgörüsüzlük (abartma, yükleme, çarpıtma)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik açılan TUSKON davasından dosyası ayrılan baklavacı Faruk Güllü'ye "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 8 yıl 9 aylık hapis cezası veren mahkeme, kararının gerekçesini açıkladı. Gerekçeli kararda, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamuoyunda FETÖ'nün iş adamları ve iş dünyası yapılanması olarak bilinen TUSKON davasının soruşturmasına FİADER operasyonu ile başlanıldığı, sanığın bu soruşturma haberlerini aldığı, buna göre şirketlerinde devir işlemlerine girdiği, her ne kadar taraflar devir hususunda noterden bir işlem yapmamışsa da büyük çaplı, tanınan ve maddi değeri yüksek bir ticari ilişkinin adı yazılı şekilde yapılmasının yine ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu" ifadelerine yer verildi. 2015-2016 yıllarında FETÖ silahlı terör örgütünün tüm sektörlerdeki benzer dava dosyalarında benzer şekilde hareket ettiği, Hasan Gültekin hakkında da ayrı bir soruşturma yapıldığı, bu kişinin şirketlerine de kayyım atandığı kaydedilen kararda, Gültekin'in iş yeri aramasında bulunan bir ajandasında bulunan bir notta "2017 sonuna kadar fabrika benim şirketinde kalacak, 2016 sonunda eğer halen birbirimize güven sorunumuz devam ediyorsa, Hasan Gültekin adı altında 2017 sonuna kadar 5-6 mağaza açıp, beraber 3 gruba ayrılacak, 2016 tarihi sonuna kadar personeller bizim kadromuzda olacak, kendisi istediği müdür veya usta veya muhasebeciyi atasın" ifadelerinin yazılı olduğu belirtildi. ÖRGÜT TALİMATIYLA AMERİKA'YA PARA TRANSFERİ Sanığın, savunmasında yurt dışı bağlantısı olarak hatırlamadığını iddia ettiği bir erkek şahsın kendisinden rica etmesi üzerine TUSKON Amerika merkezine 26 Mayıs 2015 tarihinde 5 bin dolar gönderdiğini söylediği, açıklama kısmına ise "Talimata istinaden Burçak Arslan tarafından nakit olarak yatan" yazdığı kaydedilen kararda, şunlar kaydedildi: "FETÖ silahlı terör örgütü tarafından talimatla para yatırıldığı, başka dava dosyalarından da bilindiği üzere Amerika'ya yapılan para transferlerinde, 'fishing' denilen belli bir meblağın altında çok sayıda kişi tarafından gönderilen paraların kontrolsüz bir şekilde ABD'ye gönderildiği ve yine sanığın parayı getiren kişiyi örgüt bilinci ile deşifre etmek istemediği ancak para transferi açıklama kısmına ismi yazılmak suretiyle örgüt içi kimin görevini yerine getirdiğinin anlaşılmıştır. AŞ unvanlı şirkete FETÖ silahlı terör örgütü suçlamasıyla hakkında dava ve soruşturma açılan kişiler tarafından para gönderildiği vurgulandı. Sanığın ikinci cep telefonuna ilişkin yapılan dijital incelemede ise FETÖ elebaşının sohbet,, ses kayıtlarının ve paylaşımlarının olduğu ozgurherkul. Kararda, sanığın Türkiye-Estonya Uluslararası İş-Kültür-Eğitim Derneği'nin yönetim kurulu üyesi olduğu, derneğin Dışişleri Bakanlığı tarafından FETÖ ile irtibatlı dernekler kapsamında olduğunun bildirildiği değerlendirilerek, "Ayrıca sanığın FETÖ'nün finans ayağını oluşturan legal görünümlü illegal yapılanmalarından olan ilk iş adamı derneği niteliğindeki İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD) üyesi ve TUSKON yönetim kurulu asıl ve yedek üyesi olduğu, her iki derneğin FETÖ iltisakı nedeniyle kapatıldığı, bir dönem yönetim kurulu başkanı olduğu Küresel Atılım Sanayici ve İşadamları Derneği'nin FETÖ ile iltisakı bulunduğu" belirtildi. Güllüoğlu Baklavaları Şirketi'ne ait hard diskten elde edilen bilgilere göre de Sanık Güllü'nün FETÖ-cemaat değişimi dönemi sonrası da ikili ve sosyal ilişkileri kapsamında irtibatının devam ettiğine dikkat çekildi. FABRİKA BİNASINDA ÖĞRENCİLERE 100 TL'LİK HARÇLIK Dava dosyasında ifadesi bulunan 3 kişinin, Kara Harp Okulu öğrencileriyle, 2010'da okuldan mezun olmadan hemen önce sanık Güllü'nün Yenibosna'daki fabrikasına gidildiğini, burada sanıkla kahvaltı yapıldığını, içinde 100 TL harçlık bulunan zarf alındığını, bu eylemin örgüt içi bir ödüllendirme olduğunu, ayrıca sanığın sorumluluğunda olduğu asker kişilere her ay baklava gönderdiğini söyledikleri belirtilen gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi: "Bu kapsamda fabrika binasında sanığın Kara Harp Okulunu bitirmek üzere olan tanımadığı kişilerle kahvaltı yapıp harçlık vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, her ne kadar sanık mahkeme aşamasındaki beyanında ara ara yardıma muhtaç bazı öğrencilere yüzer lira harçlık verdiğini iddia etmişse de Kara Harp Okulu'nu bitirmek üzere olan 3 öğrencinin yardıma muhtaç konumda olamayacağı, kaldı ki sanığın yardım ettiği kişilerin asker şahıs olduğunu beyan etmediği, bu haliyle sanığın asker kişilerle görüşmesinin FETÖ bünyesinde ödüllendirme ve sızma girişimleri için uyumlu, sanığın örgüt faaliyetleri kapsamında hareket ettiğine delil teşkil ettiği değerlendirilmiştir. Sanığın şirket devirlerinde şaibeli işlemlere de rastlandığı bildirilen kararda, sanığa ait Güllüoğlu Grubu ile ticari ve finansal ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilen FETÖ silahlı terör örgütü ile iltisaklı kurum, kuruluş, vakıf ve derneklere, sanığın gerek şahsi banka hesabından, şirket hesaplarından bağışların yapıldığı ve bu işlemlerin çoğunlukla ortaklar cari hesabı ile kapatıldığının tespit edildiği bildirildi. BİLEREK VE İSTEYEREK ÖRGÜTÜN DEĞİRMENİNE SU TAŞIDI Kararda, şunlar kaydedildi: "Sanığın örgütle canlı ve geçişken olan organik bağ kurduğu, bu organik bağın emir ve talimat almaya ve vermeye müsait bir hiyerarşi ilişkisi doğurduğu, sanığın örgütle ilişkisinin yakalanma günü olan 18 Ağustos 2016 tarihine kadar devam ettiği, örgütle süreklilik arz edecek bir ilişki içinde olduğu, FETÖ/PDY'nin legal görünümlü illegal STK yapılanması içerisinde yer aldığı, sanığın örgütün finans ayağına hizmet eden piramidal dikey yapılanmasına göre ikinci kattaki 'sadık tabaka' içinde yer aldığı deyim yerindeyse sanığın bilerek ve isteyerek örgütün değirmenine su taşıdığı görülmektedir. Kararda son olarak, sanık Güllü'nün ortaklığındaki şirketlerin FETÖ'nün talimatıyla ve sermayesiyle kurulduğuna, FETÖ'ye ait olduğuna, şirketlerin ticari faaliyetleri sadece paravan olarak kullanıp kara para akladığına, hayali işlemler yapıldığına, şirketlerin suç gelirlerinin olduğuna, ticari kazanç elde etmediklerine veya asıl gelirlerinin örgütsel faaliyetlere dayandığına, şirketlerin mal varlığının suçtan elde edildiğine dair yeterli somut delil bulunmadığından, ortaklığındaki şirketler hakkındaki el koyma ve kayyım atama kararlarının hükmün kesinleşmesiyle birlikte kaldırılmasına hükmedildiği ifade edildi