Hoşgörüsüzlük (abartma, yükleme, çarpıtma)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
2 Kasım 2020 tarihli Cumhuriyet’in ikinci sayfasında Ercan Karakaş, Aydın Cıngı, Erol Kızılelma ve Tülay Ateş imzalı “SODEV’de FETÖ’nün solcuları bulunmaz” başlıklı yazıyı okudum. “2008 tarihli bir bildirinin imzacı listesine” nasıl “Abant’ın müdavimleri” denilirmiş! TDK sözlüğüne göre “müdavim” ne demekmiş! Söz konusu listede yer verilen 300 aydın arasında Ahmet İsvan, Tarık Ziya Ekinci gibi çok saygın adlar da varmış! “Demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü ve insan hakları” talepleri içeren, pek çoğu AKP muhalifliğiyle maruf aydın tarafından imzalanmış tek bir bildiri üzerinden” bu kadar gürültü koparmak “sığlık”mış! O güne değin meçhul kalmış cinayetlerin faillerinin ortaya çıkarılmasının ve Susurluk ve benzeri olayların Fethullahçılıkla ne ilgisi varmış! “2008 yılında demokratikleşme talebine yönelik bir bildiriyi imzalamış” olan yüzlerce insana kara çalınıyormuş! 2 Kasım 2020 günlü Cumhuriyet’in ikinci sayfasında Ercan Karakaş, Aydın Cıngı, Erol Kızılelma ve Tülay Ateş imzalı, “SODEV'de FETÖ'nün Solcuları Bulunmaz” başlıklı yazıda böyle deniliyor. “Ergenekon karartılmasın, derinleştirilsin” talebi FETÖ’nün talebiydi. Ergenekon ve benzeri kumpaslarda yüzlerce sivil ve asker aydın hapisteyken bu 300 imza sahibi FETÖ’ye destek veriyorlardı. Dilimizde tüy bitti! “Abant müdavimliği” ismi, “FETÖ’nün ‘Solcuları'” adlı kitabımızda Fethullah Gülen cemaatinin tüm etkinliklerine katılanların tam listesinden oluşan bir listenin ismi ve sembolik olduğunu kaç kez yazdık. “Abant Müdavimliği”, Ercan Karakaş ve diğer SODEV’cilerin FETÖ’nün “Ergenekon karartılmasın” bildirisine imza atanları da kapsar, FETÖ’nün yargıya hakim olmasını sağlayan referandum için “yetmez ama evet” imzası atanı, FETÖ’nün Türkçe Olimpiyatları’na destek vereni de… Özetle, FETÖ’nün “kamuoyu oluşturma” faaliyetlerine katılan “kullanışlı aptallar”ın tümünü kapsar. “Ergenekon derinleştirilsin” bildirisine imza attıklarında isimlerinin aylarca AKP ve FETÖ basınında yer almasından rahatsız değildiler. “Ergenekon karartılmasın, derinleştirilsin” diyerek TSK’ya kumpas kurulmasını sağlayan o siyasal iklimin imalinde rol almış bir “aydın”ın FETÖ’ye hizmeti, cemaatin sıradan bir müridinden kat be kat fazladır. Oysa o “bir imza” Türkiye’de siyasal iklimin değişmesinde ve Ergenekon-Balyoz kumpaslarının kurulabilmesi için toplumun ikna etmesinde önemli bir ağırlık oluşturdu. Mahmut Övür’ün 3 Nisan 2007 günü Sabah’ta yazdığı “Demokrasi arayışında Fethullah Hoca ekibi” başlıklı yazısına göre toplantının üç amacı vardı: 1- Çetelere karşı mücadelede neler yapılabilir? 2- Kürt sorununun barışçıl çözümü nasıl başarılır? 3- Seçimlerde ortaklık ve en geniş birliktelik nasıl sağlanır? Bunlardan birincisi sonraki aylarda Ergenekon-Balyoz kumpasları olarak, ikincisi de Kürt Açılımı olarak Türkiye’nin önüne getirildi! Övür’ün yazısına göre Abant Platformu’nun iki yöneticisi olan Harun Tokak ve Erkam Tufan’ın da katıldığı bu toplantıda başka kim vardı? Çok değil bir yıl sonra Fethullah Gülen çetesinin istediği “Ergenekon karatılmasın, çetelerle sonuna kadar mücadele edilsin” bildirisine imza atan Aydın Cıngı! Dolayısıyla ismi geçen SODEV’cilerin günahı sadece bir imza değildir; çok daha fazlasıdır. Ercan Karakaş ve diğer SODEV’cilere tavsiyemiz budur! O yazı şöyleydi: “Hikmet Çiçek’in, Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından basılmış olan ’FETÖ’nün Solcuları’ adlı kitabında, 2008 tarihli bir bildirinin imzacı listesine ’Abant Toplantıları’nın müdavimleri’ olarak yer verilmiş. Bu bağlamda, bizzat ve editörü aracılığıyla yaptığı düzeltmelerde ’Abant müdavimliği’ nitelemesini, bir ’sembol’ gibi kullandığını ve adı geçen herkesin de ’FETÖ’cü’ olmayabileceğini belirtiyor. Yazarın ve editörünün öznel sözcük yorumu, kitabı okuyanları, bizleri bir dönemin ’FETÖ hayranı’ veya bugünkü iktidarın ’kullanışlı aptalı’ sanmaktan gerçekten alıkoyabilecek mi? Bu sorumsuzca itibarsızlaştırma girişiminin hesabı verilmemeli mi? Öte yandan, FETÖ’nün açılımının ’Fethullahçı Terör Örgütü’ olduğu herkesin malumudur