Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra haklı olarak bu kalıplara,“Türkiye’nin bir beka meselesi var”eklendi. Sandık önce sokak hareketinin, sonra emniyet-yargı işbirliğiyle sahnelenen“paralel devlet”operasyonunun, PKK, DHKP-C ve IŞİD terörünün, derken 15 Temmuz’da FETÖ’cü cuntanın darbe girişimiyle ipotek altına alınmak istendi. SEVİNÇLE KARŞILANDIMillet, ağırlıklı olarak AK Parti tabanı, oy verdikleri yöneticilerinin sokak hareketi, terör örgütlerinin yıldırmaları ve FETÖ darbesiyle filan değil“adil seçimlerle”belirlendiği bir nizamı savunmak için iradesini dirence dönüştürdü. 15 Temmuz sonrasında FETÖ ile mücadele için gerekli olan, ancak ağır bedellerle ilerleyen ve sonlandırılması sürekli ertelenen OHAL, tam da böyle bir haletiruhiye ile kabul gördü, hatta sevinçle karşılandı. Nasıl ki Gezi’de sandıktan çıkan sonucu sokak hareketine yem etmeme gayreti,“Biz ağaç sevmiyoruz, aslında beton ve çöl severiz”demek değildi, burada da“FETÖ ile mücadele”sahiden FETÖ ile mücadeleydi