Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Abdullah Gül’ün FETÖ üyeliğinden tutuklanan özel doktoru Sedat Caner’in itirafları nedeniyle suç duyurusunda bulundu. HKP, Abdullah Gül'ün "FETÖ üyeliği" suçundan cezalandırılmasını istedi. HKP’den yapılan açıklamada, “FETÖ Terör Örgütü üyeliğinden tutuklanan Sedat Caner; kendisinin kullanımında olan ByLock yüklü telefonun Cumhurbaşkanlığı demirbaşı olarak kendisine verildiğini, ‘FETÖ’ elebaşlarından Tuncay Delibaş ve firari Akın İpek’le görüşmelerinin olduğunu ve bunlarla da Abdullah Gül sayesinde tanıştığını itiraf etmiştir. SEDAT CANER’İN İFADESİNE YER VERDİLER HKP’nin avukatları Halkçı Hukukçular, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosuna Abdullah Gül hakkında verdikleri suç duyurusu dilekçesinde şu ifadeler yer verdi: “FETÖ üyeliğinden 02 Ağustos 2018 günü tutuklanan Sedat Caner’den önemli itiraflar gelmiştir. Soruşturma dosyasında, anılan kişinin Fetullah Gülen’in özel doktoru olduğu ve “FETÖ” liderlerinden Tuncay Delibaş’la irtibatlı olduğu, Bank Asya’da hesabında artış olduğu, ByLock kullanıcısı olduğu iddiaları bulunmaktadır. İddianameye göre Sedat Caner; hem şüpheli Abdullah Gül’ün hem de “FETÖ” lideri Gülen’in özel doktoru. Sedat Caner’in gazetelerde yer alan ifadesine göre; kendisi ve şüpheli Abdullah Gül, ‘FETÖ’ firarilerinden Akın İpek ile birlikte tatil yapmışlar ve kendisinde bulunan Bylock yüklü telefonu da Cumhurbaşkanlığı tarafından verilmiş. ’ Sedat Caner, ifadesinde; “FETÖ” firarisi olarak İngiltere’de bulunan Hamdi Akın İpek’le irtibatını ise şöyle açıkladı: ‘Marmaris’te Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olduğu dönemde tatil için 2-3 günlüğüne gidilmişti. ’” AKIN İPEK’İN OTELİNDE TATİL Dilekçede, Sedat Caner’in ifadesinde yer alan Akın İpek’in otelinde yapılan tatile de değinilerek şu ifadeler kullanıldı: “Sedat Caner, her ne kadar “FETÖ”nün haberleşme programı ByLock’u kullandığı iddiasını reddetse de Cumhurbaşkanı doktoru olduğu dönemde Köşk’ün bilgi işlem müdürlüğünden kendilerine kullanmaları için telefon verildiğini kabul etmiş ve ‘Bana verilen telefonda birçok uygulama yüklüydü. Görüldüğü gibi, ‘FETÖ üyeliği’nden tutuklanan bu kişi; bu örgütün tepe yöneticilerinden “Tuncay Delibaş ile Abdullah Gül’ün doktoru olması nedeniyle zorunlu olarak temas ettiğini, kendisini ürküten birisi olduğunu bildiği halde bu zorunluluk nedeniyle ilişkisinin sürdüğünü” söylemektedir. Bütün bu ifadelerden da anlaşılacağı üzere; şüpheli Abdullah Gül de 15 Temmuz sonrası şeytanlaştırılarak taşlanan “FETÖ” örgütünün bir üyesidir. Şüphelinin örgüt hiyerarşisindeki yerini tespit etmek savcılığın görevidir” denilen dilekçede şu satırlar yer aldı: “Bu arada belirtelim ki, her kesimden “FETÖ” işbirlikçisi ve militanı çıktığı halde, bir türlü siyaset içindeki “FETÖ”cülere dokunulmamaktadır. Sedat Caner’in ifadesinde kayda geçen Abdullah Gül hakkındaki beyanları hiçbir yoruma gerek kalmadan, şüphelinin “FETÖ” üyeliğini kanıtlamaktadır. Başka bir anlatımla, şüphelinin yakın doktoru ve sağlık müdürü “FETÖ üyeliği”nden tutuklanırken, vermiş olduğu ifadede kendisini bu suç örgütü ile tanıştıranın, örgütsel haberleşmede kullanılan ByLock gibi suç aletlerini kendisine verenin Abdullah Gül olduğunu söylemesi ihbar kabul edilip hakkında soruşturma açılmaması hukuksuzdur. ” “‘FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ’ SUÇU SABİT OLAN…” HKP’nin avukatları dilekçelerinin sonunda sonuç ve istem olarak şu ifadeleri kullandı “Silahlı ‘FETÖ terör örgütü üyeliği’ suçu sabit olan şüpheli Abdullah Gül hakkında TCK