Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Ergenekon mu? 12 Eylül’ün Amerikancı postallılarından, FETÖ’nün İslamcı imamlarına uzanan kumpasın adı 2008’de FETÖ tarafından fiilen devreye sokulan Ergenekon, 12 Eylül’de Amerikancı askerlerle başlatılan sürecin, Gülen’in imamları ile sürdürülen son safhasıydı. 13 Nisan 2009’da Levent’teki evim FETÖ’cü polisler tarafından sabahın kör karanlığında basıldığında, operasyonun akademik ayağının bir parçası olarak seçildiğimi anlamıştım. Haberal’dan Hilmioğlu’na yedi profesörle birlikte sürecin içine sokulurken FETÖ’nün polisleri ve savcıları çok “planlı” bir biçimde hareket ediyorlardı. Onun tutuklama talebini yerine getirmek üzere hazır bekleyen hâkim benimle konuşurken yüzüme bakamıyor, yere bakıyordu: kendisini, “Yüzüme bak, yere bakma” diye uyardım, duymazlıktan geldi: görevi belliydi, emir FETÖ’den çoktan gelmişti bile. Bana, “iki defa ağırlaştırılmış müebbet isteyen” savcı, daha sonra mahkûmiyet kararı veren hâkimler şimdi neredeler: bir kısmı yurtdışına kaçtılar, diğerleri de FETÖ’cü oldukları için içeri atıldılar. “Malum” ameliyatımla birlikte, “ellerinde kalacağımdan korktukları için”, tutuksuz yargılanmama karar verdi FETÖ’cü hâkimler. Türkiye ve bölge üzerinde FETÖ ve arkasındaki odakların yazdıkları “komplo senaryosunu” neden okuyacaktım ki! Yemin ediyorum, iplerini bile açmadım, hâlâ duruyor: insanlık suçu, hukuk suçu ve darbe kanıtları olarak saklayacağım. ABD, Rusya, Çin ve FETÖ’ler Biz içerde kendi ulusal çıkarlarımızı koruyacak bir demokratik düzen konusunda yetersiz kaldığımız zaman içimize FETÖ’ler, DEAŞ’lar hep şırınga edilmişlerdir. FETÖ’nün (ve arkasındakinin) kurduğu öldürücü kumpastan, en azından bu dersi çıkarmak zorundayız. Önlemler erken alınsaydı, bu kapsamdaki “insanlık dışı olaylar ve de 15 Temmuz 2016 FETÖ girişimi” en baştan engellenmiş olacaktı. Geç de olsa hukuk, “Ergenekon senaryosunun, FETÖ ve arkasındakinin bir kumpası olduğunu kabul etti”