Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “oğlu ve prensi” diye bilinen, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanlığı döneminde Özel Kalem Müdürlüğü görevinde bulunmuş, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde de dış politika başdanışmanlığı yapmış, "FETÖ üyeliğinden" tutuklu eski büyükelçi Gürcan Balık'ın yargılanmasına devam edildi. Kurt'un bu beyanları üzerine Gürcan Balık, görüşmelerinde FETÖ bağlantılı bir konuşma geçip, geçmediğini, kendisine veya gruplarına herhangi bir mesaj gönderip göndermediğini sordu. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Savcı, Gürcan Balık'ın FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olduğunun anlaşıldığını bildirerek terör örgütü üyeliğinden cezalandırılması ve tutukluluğunun devamı yönünde mütalaa verdi. Benim FETÖ'cü olmadığımı da kripto olmadığımı da çok iyi biliyor. 10 kişiyi daha FETÖ'cü ilan etti. Katip olduğu sırada “FETÖ okullarıyla” ilgilenen Hayati Küçük dinlendi. Bu makamlara ve şartlara FETÖ'nün içinde bulunmadan gelemezdi. Savcı'nın, “Kim söylüyordu FETÖ'ye yakın olduğunu?” şeklinde sorusuna ise Küçük, şu karşılığı verdi: “Gürcan Balık'ı ekranda gören herkes, 'Ahmet Davutoğlu'ndan fazla çalışıyor' derdi. Savcı, tanık beyanları, yazışmalarda geçen ifadeler ve örgüt liderinin talimatından sonra Bank Asya'da açılan hesaplardan dolayı FETÖ-PDY terör örgütü ile ilişkisinin öğrencilik yıllarında başladığının, ilişkinin Büyükelçilik, bürokrasideki görevi sırasında devam ettiğinin ve darbeden haberdar olduğunun anlaşıldığını kaydederek, Gürcan Balık'ın terör örgütü üyeliğinden cezalandırılmasını, tutukluluk halinin de devamını istedi. Bu ne demektir; Onlar yanına FETÖ'cü adamları alıyor demektir. Siz sormuyorsunuz, basın Gül ve Davutoğlu'na, 'Gürcan Balık'ı FETÖ'cü olduğu için mi yanınıza aldınız?' diye sorsun. O da FETÖ/PDY'ci olduğu için mi yaptı? MİT Müsteşarına çok yakın çalıştım, çok kritik süreçleri yürüttük. Eğer bu devlet bana ceza vermek için Hayati Küçük'ün ifadesine dayanıyorsa, FETÖ'yle mücadele hiçbir yere varmaz