159,909 Yayın 10,926 Hoşgörüsüzlük 3,088 Hak ve itibara saldırı 159,821 Düşmanlığa tahrik 685 İnsanlığa karşı suça tahrik 149,766 Haber 10,126 Köşe Yazısı 916,955 Kelimeyle Suç
159,907 kayıt bulundu 130760 - 130780 gösteriliyor
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Meclisin en büyük gündemi 15 Temmuz olacak
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Yenikapı ruhuna aykırı her davranış FETÖ ile mücadele noktasında bizleri daha da geriye götürecektir. FETÖ ile mücadele, ancak birlik ve beraberlik içerisinde sağlanabilir. Bu süreçte FETÖ ile etkin mücadelenin yolu da OHAL’den geçiyor
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Özel Kuvvetlerden ‘darbe girişimi’ raporu
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında cuntacıların ele geçirmek istediği Özel Kuvvetler Komutanlığınca, 15 Temmuz gecesi karargahta yaşananların detaylarıyla anlatıldığı bir rapor hazırlandı
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Cezaevi çalışanlarına FETÖ operasyonu: 66 gözaltı
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
İstanbul Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, FETÖ/PDY terör örgütünün ceza infaz kurumlarındaki yapılanmasına yönelik sürdürülen ve yaklaşık 1,5 ay süre teknik çalışmalar neticesinde sabah saatlerinde İstanbul, İzmir, Ankara, Muğla, Manisa, Uşak, Yozgat ve Tekirdağ illerindeki 80 adrese eş zamanlı operasyon düzenlendiği belirtildi
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
15 Temmuz şehidinin babası: Oğlumla gurur duyuyorum
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Bayrampaşa Çevik Kuvvet önünde şehit olan Ümit Yolcu’nun babası Sadık Yolcu, AA muhabirine olay gecesini anlattı
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Kayseri’de ‘ByLock’ soruşturmasında 68 kişi gözaltında
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Kayseri‘de yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, ByLock programı kullanıcısı oldukları gerekçesiyle haklarında yakalama kararı verilen 82 kişiden 68’i gözaltına alındı. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında, esnaf ve çeşitli meslek gruplarından 82 kişi hakkında FETÖ/PDY içerisindeki faaliyette bulundukları ve örgütün kriptolu iletişim programı “ByLock”u kullandıkları iddiasıyla yakalama kararı çıkarıldı
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Yeni FETÖ’lerin çıkmaması için çözüm: İlkeler mücadelesi (5)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Her şeyden önce siyaset dışı durma iddiasıyla 1970’lerden 2010’lara kadar siyasetten sureten uzak duran, fakat “kendi gizli siyasetini” sürekli takip eden bir oluşumun hiçbir siyasi parti kurmadan, siyasi partiler gibi, hatta onların hepsinin üzerinde bir konum tutarak hâkimiyet kurmaya çalışması, sadece ahlak dışı değildir. Bu yol,anayasaya da çağdaş siyaset bilimine de aykırıdır ve hiçbir devlet bu tür girişimlere izin vermez.Siyaseti kumpaslarla yönlendirmeye çalışmak ve bunları yaparken hala hizmet, imam, cemaat, zekât gibi dinî terminolojiyi bu derin siyasete bulaştırmak, kendisini İslam ile konumlandıran herkese karşı yapılmış bir ihanettir. Türk-İslam coğrafyasına, geleneğine ve geleceğine vurulmuş olan bu darbenin hala zavallı bir kısmı farkında bile değil.Siyasetle ilgili diğer bir dikkat çekici nokta da, “yedi düvelle” barışabilen, gerektiğinde kendisiyle hiçbir ortak özelliği olmayan masonlarla hatta bölücü örgütle işbirliğine açık olabilen, Türkiye’nin meşru ve resmi dini otoritesiymişçesine Papa’yı ziyaret ederek mesajlar veren; hiç üzerine vazife değilken her nedense “Mavi Marmara” olayında basına her zamanki gibi “ters köşe” açıklama yaparak “meşru otorite”ye! selam çakarak güya ince ve akıllı bir siyaset yapan bir yapı, son yüzyılda kendi tabanının en fazla kabul edebileceği ve yakın zamana kadar oy da verdiği bir Hükûmete açık savaş ilan etti. Bununla da sınırlı kalmayıp bu savaşı devlete yönelterekve gerekirse kendi selametleri adına ülkenin felaketi için “dış güçlerden” medet ummayı da kapsayacak şekilde duaya çevirmişlerdir.Herhangi bir yapı, hiçbir temel ilke ve kural tanımadan, zamanla şahsi veya grup çıkarları adına işbirliği yapmadığı, yapamayacağı yapılar kalmayacak şekildemetamorfoza uğramışsa, bunu sorgulayamamanın hiçbir gerekçesi olamaz. Allah her kulu, kendi aklı ve kapasitesi ile sorumlu tutar, yoksa `benim aklım ermedi ama benim büyüğüm benden daha iyi bilirdi` savunması açıkça mantık dışıdır ve bu yorum aynı zamanda dinin emirlerinin de dışındadır.Bu durum bizler için şaşırtıcı değil, çünkü benzer tutum 28 Şubat boyunca binbir tevil ve pişkinlikle sürdürülmüştü. Son yıllarda BBP, MHP ve CHP içerisinde çektikleri operasyonlarla Türkiye’nin her renkten siyasi çeşitliliğini esir almaya ve zamanla yok etmeye; tektipleştirmeye ve bu partilerin seçmenlerini aldatmaya kalkışmayı hâlâ“cemaat” kavramı ile açıklamaya çalışılırsa bunun adı artık “saflık” olmaktan çıkar.İslam coğrafyasının binlerce problemi varken görev alanlarında olmayan konularda iştahlı bir siyasetin sürdürülmesi de oldukça ilginçtir. Papaz okuluna bağış yapma; kilisenin restorasyonuna destek verme; Hillary Clinton’ın seçim kampanyasına yüzbinlerce dolar destek verme; İsrail’deki bir yangına 25.000 dolar bağışta bulunma gibi sırf mesaj vermek için yapılan ve zekât paralarıyla finanse edilen bilmediğimiz binlerce benzeri faaliyet yanlış bir tevil mekanizmasının ürünüdür.Bütün bunları yaparken siyasete bulaşmadıklarını ve uzak durduklarından ısrar etmeleri de garip bir ruh halini resmediyor. Herkesi “saf”, kendilerini “deha” zannetmek de diğer bir kitle psikozunu ortaya koyuyor.Fay hatları kasten sürekli diri tutulmuş olan bir ülkede en zor ama doğru olan duruş, ilkeli olmaya çalışmak, samimiyetle gerçekten hakikat mücadelesi vermek; ama bunu yaparken maddi hiçbir kaygıyla ve beklentiyle değil, “Hak” ve “Hakkaniyet” adına ve halkın lehine hareket etmek gerekir:En basitinden, üzerinde herkesin uzlaşabileceği “adalet” temel değerini bile çekiştirip kendi grup menfaatlerine göre deforme etmek, bu grubun 1978 yılında akıllarına nereden geldiyse,kasetlerinde, olmadıklarını söyledikleri Makyavelizm’i, yani “amaca götüren her yol meşrudur” anlayışını kabulle bu anlayışınTürkiye’deki en büyük uygulayıcısı oldular. Bugüne kadar izledikleri usuller ve uygulamalarıyla Makyavelizm bu grupta aynen tecessüm etti. Oysa,“usul esastan mukaddemdir”(Mecelle) hükmünü koyan veya halk diline bile “usulsüz vusül olmaz” diye inen ‘usul’ü, güya “öz” adına çiğneyen bir anlayışın duracağı nokta belli değildir ve şekil değiştirerek başkalaşmada bir sınır tanımaz. Ama hareketin, sonuçta kendisi olmaktan çıkacağında ve başlangıç noktasıyla geldiği noktanınbirbirinden tamamen alâkasız olduğunda kuşku yoktur.Hıristiyanlıkta bile yanlış yollarla doğru amaçlara ulaşılamayacağı fikri temel ilkelerdendir.“Kendisi zehirli olan ağacın, meyvesinin de zehirli olacağı”na dikkat çekilir. İslam’daki, “yasak” olmasa bile “yasağa giden yolu açan, onu kolaylaştıran yolun da yasaklanması bu kabildendir.Baştan beri ilkeleri olanlar ile rüzgarın önünde yaprak gibi savrulan `konjonktür ehli` arasındaki fark,  cennetle cehennem, bir uçurum ile dağ arasındaki fark kadardır. İlkesiz kişi veya hareketler, sosyal yaşamın kargaşa dolu ve değişken çalkantıları karşısında, “hadisatın önünde” aynen rüzgârın önündeki kuru yaprak gibi savrulmaya adaydırlar.Hiç kuşkusuz herparadigma ve sistem, kendine ait değerler örgüsüne sahiptir ve saçma gibi görünse bile her hadise ve olgu için kendince bir mantık ya da tevil kurmayı başarır. Bir hareketin içerisine giren kişi hapsolduğu “fanus” içerisinde, o fanusun atmosferi dışına kolaylıkla çıkamaz. İçinde olduğu yapının gözlükleri, onun görüş ve düşünce dünyasını sınırlar ve kişinin o sınırların dışına çıkmasına izin vermez. Bu tür grup yapıları içinde sadece belirli yayınlar okunur, belirli TV kanalları izlenir ve bu kısır döngüye bir kez girildiğinde, gittikçe derinleşen ve içinden çıkılması güçleşen bir “sanal dünya”nınparçası olunmuş olur.İnsan aklını esaret altına alan, onuntemel referansların yüklediği “akletme” yükümlülüğünü devre dışı bırakan; zamanla “mankurt”laştıran düşünce tarzları ne İslam’ın ne de modern dünyanın gerçekleriyle bağdaşmaktan uzaktır. Hele ki, aklı kısırlaştıran bu uygulamalar İslam adına yapılıyorsa bu düpedüz İslam’a hakarettir ve zarardan başka bir şey getirmez.Bu tür yapıların içindeki “kesin inançlı” insanlar, genellikle dünyayı kurtarma gibi büyük bir idealin peşinde sürüklenmeye ikna edilirler.Bunun özellikle gençlik yıllarında tılsımlı/büyüleyici bir yönü vardır. Dünyayı kurtaracak bir “Devrim” veya “Dünya çapında bir Hizmet” ya da “bütün insanlığı kurtaracak reçeteler”den bahsetmek aşırı iddialı ve mensuplarına şişirilmiş bir özgüvenle birlikte “grup kimliği”, bir seçilmişlik/farklılık, güç vehmi ve megalomani pompalayarak hayatın gerçekliğinden onları koparmaktadır. Mesela aile fertleriyle bile görüşmeyen, yakınlarıyla veya beraber eğitim aldığı arkadaşlarından (grup dışında) hiç kimseyle görüşmeyen/görüşemeyen; ömrü boyunca hiçbir gerçek mesleki tecrübesi olmayan bir kimse, yurtdışında hiç görmeyeceği örneğin Sibirya’nın Tuva bölgesindeki bir okuldan büyük bir tatmin almaktadır. Hâlbuki anne-babasıyla, yakın akrabalarıyla ilişkileri, sokağında yaşayan muhtaç kişi, İslam’ın açık emirlerine göre, yaşadığı yerden on bin kilometre uzaklıktaki okuldan çok daha değerlidir ve oradaki insan hiçbir şekilde onun sorumluluğunda değildir.Bu ülkede birbirine en muhalif görüşlerin bile birbirine nasıl evirilebildiğini, dönüştürülebildiğini; en sağdan en sola, en soldan da en sağa doğru nasıl kaydırılabildiğini; 20-30 yıl içinde söylemlerin nasıl da renkten renge girdiğini, Türkiye düşünce hayatını bilen ve kafa yoranlar iyi bilirler. Halbuki,konjonktürel olarak duruşunu ve gündemini anında değiştiren,zihnen yabancılaşmış, hava durumuna göre suret değiştirebilen, her kalıba girebilecek her türden yapının, İslam’a, dünyaya veya memlekete beladan başka getirebileceği bir yenilik olamaz.Aşırı örgüt yapılarının geçmişte halk adına savaş söyleminden ‘taşeron örgüt’leredönüştürülmesi gibi, büyük kitle hareketlerinin de zihnen dönüştürülüp bir taraftan mankurtlaştırılarak diğer taraftan zihnen hamur gibi yoğrularak kendi toplumuna karşı nasıl da namluları çevirebildiğini gördük.Herhangi biri toplum hareketinin veya sivil yapının üyesi, bulunduğu noktada, “bizim vazgeçemeyeceğimiz temel ilke ve kurallarımız nelerdir” sorusuna cevap alamıyor ve bunu sorgulayamıyorsa, bulunduğu yapının yıllar içinde neye ve nereye evrilip çevrileceğini de bilemez. Yani kendi tercihleriyle bile isteye `ilkesizlik sarmalı` içine düşmek zorunda kalırlar ve kurtulamazlar.Adaleti, insan haklarına saygıyı, yolsuzlukla mücadeleyi, her tür göreve gelişte liyakat esasını savunmaya yüzü olabilecek kişiler, ülkenin sağından soluna her görüşten namuslu insanlar olabilir. Yoksa bu kavramları, işlerine geldiği zamanda ve sadece kendileri için hatırlayanlar değil…Ülke, kendi içindeki çatlaklarını onarana kadar, herkes ve grup hak ettiği çizgiye razı olana kadar; herkese hakettiği kadarının verilmesinin bir temel ilke olarak toplum çapında uygulandığı normal bir ortama geçene dek hakkaniyet ve adalet mücadelesine devam edilmelidir. Adalet ve hakkaniyetten sapanları da, uyarmak ve istikrarlı bir şekilde bulunduğumuz çizgiyi ve ilkeleri korumakla yükümlü olduğumuzu, Allah`ın bizden başka bir taşıyamayacağımız yükü ummadığını referanslara bakarak bilebiliyorum…
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
FETÖ’nün ‘Deniz Kuvvetleri imamı tutuklandı
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
FETÖ’nün ‘Deniz Kuvvetleri imamı’ olduğu iddiasıyla Gebze Adliyesi’ne sevk edilen Orhan Sipahioğlu savcılıkta ifadesinin alınmasının ardından tutuklanması isteğiyle mahkemeye sevk edildi
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
KCK ana davasında FETÖ iddianamesi istendi
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Diyarbakır’da görülen terör örgütü PKK’nın üst yapılanması KCK ana davasında, dosyaya konulmak üzere, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduğu 73 şüpheli hakkında hazırlanan “çatı iddianamesi” istendi. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada sanıklar, daha önce kendilerini yargılayan hakimlerin terör örgütü FETÖ ile bağlantısı olduğu yönünde iddialarda bulundu
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
Bombalanan Meclis yeni yasama yılına hazırlanıyor
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesi bombalanan Meclis, tamirat ve tadilat çalışmaları ile 26. Bu arada, TBMM Ana Binası’nın, FETÖ’nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesi bombalanan bölümlerinin tadilat ve tamiratı devam ediyor
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
FETÖ mağduru Keskin, geri dönmek istiyor
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Kübra Minnet / ANKARAFETÖ’cü kadroları devlete sızdırmak için uygulanan bu sisteminin binlerce mağduru olduğu belirlenmişti. Bu kapsamda FETÖ’nün mağdur ettiği isimlerden olan biri olan TRT eski Haber Müdürü Abdurrahman Keskin, yaşadıklarını Diriliş Postası’na anlattı. Keskin, 15 Temmuz darbe girişiminden 3 ay önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a FETÖ’cülerin kendisine uyguladığı mobbing ve istifa süreciyle ilgili dilekçe yazdığını belirtti. Yazdığı iki farklı dilekçenin ilkinde, 5 Ağustos 2012’de her ne kadar kendi isteğiyle istifa etse de aslında FETÖ’cüler tarafından buna mecbur bırakıldığını dile getiren Keskin, görevine geri dönme hakkının da elinden alındığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “5 Ağustos 2012’de her ne kadar kendi isteğimle istifa ettiysem de, bu istifanın arkasında çok farklı etkenler vardı. ”Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 14 Nisan’da yazdığı bir diğer dilekçede isetehlikenin ne denli büyük olduğunu kaleme alan Keskin, FETÖ’nün üst aklın talimatıyla devlete çaresizleştirmeye yönelik adımlar attığını ve ülkenin kurtuluşunun başkanlık sisteminden geçtiğini vurgulayarak, şunları söyledi “24 yıllık uluslararası bir gazeteciyim. FETÖ’cülerin darbe girişiminde bulunacak kadar ileri gidebileceğini tahmin edemediğini, ancak örgütün girişimde bulunmadan önce de, devletin içinde yapılanma çalışmalarının olduğunun altını çizen Keskin, verilen bu mücadelede birlik olmanın önemine değindi
30-09-2016
Diriliş Postası
Diriliş Postası  
 
“Adil Öksüz cemaatte Genelkurmay başkanı seviyesinde”
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Türkkan; ‘FETÖ’nün Hava Kuvvetleri İmamı” Adil Öksüz hakkında “Adil Abi, cemaatte Genelkurmay başkanı seviyesinde, Akın Öztürk hakkında ise “İşin başında Öztürk Paşa olduğunu sanmıyorum, o sadece bir kukla” ifadelerini kullandı
30-09-2016
Diriliş Postası
Yücel Oğurlu  
 
Yeni FETÖ’lerin çıkmaması için çözüm: İlkeler mücadelesi (5)
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Her şeyden önce siyaset dışı durma iddiasıyla 1970’lerden 2010’lara kadar siyasetten sureten uzak duran, fakat “kendi gizli siyasetini” sürekli takip eden bir oluşumun hiçbir siyasi parti kurmadan, siyasi partiler gibi, hatta onların hepsinin üzerinde bir konum tutarak hâkimiyet kurmaya çalışması, sadece ahlak dışı değildir. Bu yol,anayasaya da çağdaş siyaset bilimine de aykırıdır ve hiçbir devlet bu tür girişimlere izin vermez.Siyaseti kumpaslarla yönlendirmeye çalışmak ve bunları yaparken hala hizmet, imam, cemaat, zekât gibi dinî terminolojiyi bu derin siyasete bulaştırmak, kendisini İslam ile konumlandıran herkese karşı yapılmış bir ihanettir. Türk-İslam coğrafyasına, geleneğine ve geleceğine vurulmuş olan bu darbenin hala zavallı bir kısmı farkında bile değil.Siyasetle ilgili diğer bir dikkat çekici nokta da, “yedi düvelle” barışabilen, gerektiğinde kendisiyle hiçbir ortak özelliği olmayan masonlarla hatta bölücü örgütle işbirliğine açık olabilen, Türkiye’nin meşru ve resmi dini otoritesiymişçesine Papa’yı ziyaret ederek mesajlar veren; hiç üzerine vazife değilken her nedense “Mavi Marmara” olayında basına her zamanki gibi “ters köşe” açıklama yaparak “meşru otorite”ye! selam çakarak güya ince ve akıllı bir siyaset yapan bir yapı, son yüzyılda kendi tabanının en fazla kabul edebileceği ve yakın zamana kadar oy da verdiği bir Hükûmete açık savaş ilan etti. Bununla da sınırlı kalmayıp bu savaşı devlete yönelterekve gerekirse kendi selametleri adına ülkenin felaketi için “dış güçlerden” medet ummayı da kapsayacak şekilde duaya çevirmişlerdir.Herhangi bir yapı, hiçbir temel ilke ve kural tanımadan, zamanla şahsi veya grup çıkarları adına işbirliği yapmadığı, yapamayacağı yapılar kalmayacak şekildemetamorfoza uğramışsa, bunu sorgulayamamanın hiçbir gerekçesi olamaz. Allah her kulu, kendi aklı ve kapasitesi ile sorumlu tutar, yoksa `benim aklım ermedi ama benim büyüğüm benden daha iyi bilirdi` savunması açıkça mantık dışıdır ve bu yorum aynı zamanda dinin emirlerinin de dışındadır.Bu durum bizler için şaşırtıcı değil, çünkü benzer tutum 28 Şubat boyunca binbir tevil ve pişkinlikle sürdürülmüştü. Son yıllarda BBP, MHP ve CHP içerisinde çektikleri operasyonlarla Türkiye’nin her renkten siyasi çeşitliliğini esir almaya ve zamanla yok etmeye; tektipleştirmeye ve bu partilerin seçmenlerini aldatmaya kalkışmayı hâlâ“cemaat” kavramı ile açıklamaya çalışılırsa bunun adı artık “saflık” olmaktan çıkar.İslam coğrafyasının binlerce problemi varken görev alanlarında olmayan konularda iştahlı bir siyasetin sürdürülmesi de oldukça ilginçtir. Papaz okuluna bağış yapma; kilisenin restorasyonuna destek verme; Hillary Clinton’ın seçim kampanyasına yüzbinlerce dolar destek verme; İsrail’deki bir yangına 25.000 dolar bağışta bulunma gibi sırf mesaj vermek için yapılan ve zekât paralarıyla finanse edilen bilmediğimiz binlerce benzeri faaliyet yanlış bir tevil mekanizmasının ürünüdür.Bütün bunları yaparken siyasete bulaşmadıklarını ve uzak durduklarından ısrar etmeleri de garip bir ruh halini resmediyor. Herkesi “saf”, kendilerini “deha” zannetmek de diğer bir kitle psikozunu ortaya koyuyor.Fay hatları kasten sürekli diri tutulmuş olan bir ülkede en zor ama doğru olan duruş, ilkeli olmaya çalışmak, samimiyetle gerçekten hakikat mücadelesi vermek; ama bunu yaparken maddi hiçbir kaygıyla ve beklentiyle değil, “Hak” ve “Hakkaniyet” adına ve halkın lehine hareket etmek gerekir:En basitinden, üzerinde herkesin uzlaşabileceği “adalet” temel değerini bile çekiştirip kendi grup menfaatlerine göre deforme etmek, bu grubun 1978 yılında akıllarına nereden geldiyse,kasetlerinde, olmadıklarını söyledikleri Makyavelizm’i, yani “amaca götüren her yol meşrudur” anlayışını kabulle bu anlayışınTürkiye’deki en büyük uygulayıcısı oldular. Bugüne kadar izledikleri usuller ve uygulamalarıyla Makyavelizm bu grupta aynen tecessüm etti. Oysa,“usul esastan mukaddemdir”(Mecelle) hükmünü koyan veya halk diline bile “usulsüz vusül olmaz” diye inen ‘usul’ü, güya “öz” adına çiğneyen bir anlayışın duracağı nokta belli değildir ve şekil değiştirerek başkalaşmada bir sınır tanımaz. Ama hareketin, sonuçta kendisi olmaktan çıkacağında ve başlangıç noktasıyla geldiği noktanınbirbirinden tamamen alâkasız olduğunda kuşku yoktur.Hıristiyanlıkta bile yanlış yollarla doğru amaçlara ulaşılamayacağı fikri temel ilkelerdendir.“Kendisi zehirli olan ağacın, meyvesinin de zehirli olacağı”na dikkat çekilir. İslam’daki, “yasak” olmasa bile “yasağa giden yolu açan, onu kolaylaştıran yolun da yasaklanması bu kabildendir.Baştan beri ilkeleri olanlar ile rüzgarın önünde yaprak gibi savrulan `konjonktür ehli` arasındaki fark,  cennetle cehennem, bir uçurum ile dağ arasındaki fark kadardır. İlkesiz kişi veya hareketler, sosyal yaşamın kargaşa dolu ve değişken çalkantıları karşısında, “hadisatın önünde” aynen rüzgârın önündeki kuru yaprak gibi savrulmaya adaydırlar.Hiç kuşkusuz herparadigma ve sistem, kendine ait değerler örgüsüne sahiptir ve saçma gibi görünse bile her hadise ve olgu için kendince bir mantık ya da tevil kurmayı başarır. Bir hareketin içerisine giren kişi hapsolduğu “fanus” içerisinde, o fanusun atmosferi dışına kolaylıkla çıkamaz. İçinde olduğu yapının gözlükleri, onun görüş ve düşünce dünyasını sınırlar ve kişinin o sınırların dışına çıkmasına izin vermez. Bu tür grup yapıları içinde sadece belirli yayınlar okunur, belirli TV kanalları izlenir ve bu kısır döngüye bir kez girildiğinde, gittikçe derinleşen ve içinden çıkılması güçleşen bir “sanal dünya”nınparçası olunmuş olur.İnsan aklını esaret altına alan, onuntemel referansların yüklediği “akletme” yükümlülüğünü devre dışı bırakan; zamanla “mankurt”laştıran düşünce tarzları ne İslam’ın ne de modern dünyanın gerçekleriyle bağdaşmaktan uzaktır. Hele ki, aklı kısırlaştıran bu uygulamalar İslam adına yapılıyorsa bu düpedüz İslam’a hakarettir ve zarardan başka bir şey getirmez.Bu tür yapıların içindeki “kesin inançlı” insanlar, genellikle dünyayı kurtarma gibi büyük bir idealin peşinde sürüklenmeye ikna edilirler.Bunun özellikle gençlik yıllarında tılsımlı/büyüleyici bir yönü vardır. Dünyayı kurtaracak bir “Devrim” veya “Dünya çapında bir Hizmet” ya da “bütün insanlığı kurtaracak reçeteler”den bahsetmek aşırı iddialı ve mensuplarına şişirilmiş bir özgüvenle birlikte “grup kimliği”, bir seçilmişlik/farklılık, güç vehmi ve megalomani pompalayarak hayatın gerçekliğinden onları koparmaktadır. Mesela aile fertleriyle bile görüşmeyen, yakınlarıyla veya beraber eğitim aldığı arkadaşlarından (grup dışında) hiç kimseyle görüşmeyen/görüşemeyen; ömrü boyunca hiçbir gerçek mesleki tecrübesi olmayan bir kimse, yurtdışında hiç görmeyeceği örneğin Sibirya’nın Tuva bölgesindeki bir okuldan büyük bir tatmin almaktadır. Hâlbuki anne-babasıyla, yakın akrabalarıyla ilişkileri, sokağında yaşayan muhtaç kişi, İslam’ın açık emirlerine göre, yaşadığı yerden on bin kilometre uzaklıktaki okuldan çok daha değerlidir ve oradaki insan hiçbir şekilde onun sorumluluğunda değildir.Bu ülkede birbirine en muhalif görüşlerin bile birbirine nasıl evirilebildiğini, dönüştürülebildiğini; en sağdan en sola, en soldan da en sağa doğru nasıl kaydırılabildiğini; 20-30 yıl içinde söylemlerin nasıl da renkten renge girdiğini, Türkiye düşünce hayatını bilen ve kafa yoranlar iyi bilirler. Halbuki,konjonktürel olarak duruşunu ve gündemini anında değiştiren,zihnen yabancılaşmış, hava durumuna göre suret değiştirebilen, her kalıba girebilecek her türden yapının, İslam’a, dünyaya veya memlekete beladan başka getirebileceği bir yenilik olamaz.Aşırı örgüt yapılarının geçmişte halk adına savaş söyleminden ‘taşeron örgüt’leredönüştürülmesi gibi, büyük kitle hareketlerinin de zihnen dönüştürülüp bir taraftan mankurtlaştırılarak diğer taraftan zihnen hamur gibi yoğrularak kendi toplumuna karşı nasıl da namluları çevirebildiğini gördük.Herhangi biri toplum hareketinin veya sivil yapının üyesi, bulunduğu noktada, “bizim vazgeçemeyeceğimiz temel ilke ve kurallarımız nelerdir” sorusuna cevap alamıyor ve bunu sorgulayamıyorsa, bulunduğu yapının yıllar içinde neye ve nereye evrilip çevrileceğini de bilemez. Yani kendi tercihleriyle bile isteye `ilkesizlik sarmalı` içine düşmek zorunda kalırlar ve kurtulamazlar.Adaleti, insan haklarına saygıyı, yolsuzlukla mücadeleyi, her tür göreve gelişte liyakat esasını savunmaya yüzü olabilecek kişiler, ülkenin sağından soluna her görüşten namuslu insanlar olabilir. Yoksa bu kavramları, işlerine geldiği zamanda ve sadece kendileri için hatırlayanlar değil…Ülke, kendi içindeki çatlaklarını onarana kadar, herkes ve grup hak ettiği çizgiye razı olana kadar; herkese hakettiği kadarının verilmesinin bir temel ilke olarak toplum çapında uygulandığı normal bir ortama geçene dek hakkaniyet ve adalet mücadelesine devam edilmelidir. Adalet ve hakkaniyetten sapanları da, uyarmak ve istikrarlı bir şekilde bulunduğumuz çizgiyi ve ilkeleri korumakla yükümlü olduğumuzu, Allah`ın bizden başka bir taşıyamayacağımız yükü ummadığını referanslara bakarak bilebiliyorum…
30-09-2016
Diriliş Postası
Ibrahim Kılıç  
 
Korkunun ecele 1001 faydası
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Bu noktada iki ana başlık önemli: İlki FETÖ biter mi, ikincisi ise yeni bir darbe teşebbüsü olacak mı?FETÖ bitmez mi?Yine birileri farkında olmadanFETÖ’nün ve akıl hocalarının değirmenine su taşıyorlar ve bu örgüte olağanüstü güçler atfediyorlar. Bu yazı ve haberlere bakacak olursak FETÖ öylesine güçlü, öylesine akıllı, öylesine becerikli vs. Tutuklananların FETÖ ile hiç ilgisi olmayanların isimlerini vererek davaya dahil etme çalışmaları savcıları da zora sokuyor. Yine kamudaki FETÖ temizliğini sabote etmek ve sulandırmak için FETÖ ile hiç ilgisi olmayan kişileri isimsiz ihbar mektupları, şikâyet vs. Ne NATO’cuların ne Avrasyacıların ne de FETÖ’cülerin oyunlarına gelin
29-09-2016
Yeni Şafak
Yeni Şafak  
 
Uşak'taki FETÖ/PDY soruşturması! Uşak haberleri
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Uşak haberleri - Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında adliyeye sevk edilen 13 öğretmen tutuklandı. FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Uşak Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri tarafından tarafından gözaltına alındıktan sonra dün adliyeye sevk edilen 2'si kadın 15 öğretmen, tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi
29-09-2016
Yeni Şafak
Yeni Şafak  
 
Tunceli’de PKK’lılara ait mühimmat ele geçirildi haberi
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Tunceli'de Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 3 kişi FETÖ/PDY terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınan 3 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tunceli Valiliği tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, "15 Temmuz 2016 günü gerçekleşen ve hezimete uğratılan darbe girişimi sonrasında, devlet içerisindeki illegal paralel devlet yapılanmasına yönelik olarak, hukuk sistemimiz içerisinde ilimizde de Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmalar kapsamında güvenlik güçlerimizce gözaltına alınan 1'i Munzur Üniversitesi'nde araştırma görevlisi 2 erkek ve 1 bayan olmak üzere 3 şahıs, Cumhuriyet Savcılığınca tutuklanmaları talebiyle sevk edildikleri Tunceli Sulh Ceza Hakimliğince FETÖ/PDY Terör Örgütü Üyesi Olmak suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. FETÖ/PDY terör örgütü ve bu örgütün devlet içerisine sızmış yapılanmalarına yönelik çalışmalar, azim ve kararlılıkla sürdürülmektedir" denildi
29-09-2016
Yeni Şafak
Yeni Şafak  
 
MEB e-Okul Veli Bilgilendirme Sistemi giriş-Online sözlü notu sorgulama
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Okul kütüphanelerinin, kütüphanelerde bulunan basılı materyallerin, okul müdür yardımcıları başkanlığında kurulacak olan bir komisyon tarafından incelenerek FETÖ/PDY ve diğer tüm terör örgütlerine ait veya terör örgütleri ile ilişkili olduğu düşünülen yayınevlerine ait, öğrenciler için sakınca teşkil edebilecek basılı materyallerin tespit edilerek imha edilmesi,6
29-09-2016
Yeni Şafak
Yeni Şafak  
 
Kırıkkale'de FETÖ/PDY soruşturması haberi
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Mehmet Selahaddin Dinçer, Kırıkkale'de gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca "usulsüz dinleme" iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma ve FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı bulunan Dinçer, noterde bir yakınına mallarını devrettiği sırada İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince yakalandı. Kırıkkale'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen biri 3'üncü sınıf emniyet müdürü olmak üzere 7 polis tutuklandı. Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla FETÖ/PDY kapsamında daha önce görevlerinden uzaklaştırılan Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 3'üncü sınıf Emniyet Müdürü A
29-09-2016
Yeni Şafak
Yeni Şafak  
 
Isparta’da 5 rütbeli asker tutuklandı
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Isparta'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, Terörizmle Mücadele Eğitim ve Tatbikat Merkez Komutanlığında görevli 1'i albay 5 subay tutuklandı. Isparta'da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, Terörizmle Mücadele Eğitim ve Tatbikat Merkez Komutanlığında görevli Albay A. Öte yandan, Isparta'da 2'si emekli 3 emniyet personelinin de FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi
29-09-2016
Yeni Şafak
Yeni Şafak  
 
Yalçın Topçu: Kazan dosyasını Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunacağız
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
15 Temmuz FETÖ 40 yıllık bir ihanet hareketidir. Vatansız FETÖ ve BTÖ DEAŞ Türkiye düşmanı hain bir yapıdır. DEAŞ, PKK, PYD, FETÖ ve sair örgütlerle mücadelede adeta at izinin it izine karıştığı bir tabloyla karşılaşılmaktadır. ABD ve AB'nin özellikle PYD, PKK ve FETÖ korumacılığı Türkiye'yi neredeyse yol ayrımına getirmiştir. Türkiye her türlü alternatifi masaya getirirken ABD ve AB'nin PYD, FETÖ ısrarını iyi niyetle karşılamak mümkün değildir. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu “FETÖ ve diğer bölücü terör örgütleri ile mücadelede klasik değişle sathı mücadele vardır ve o satıhtır bütün vatandır. Bu noktada özellikle son zamanlarda toplumda ve devlette bilinçli bir şekilde FETÖ, BTÖ, DEAŞ, korkusu yayarak amaçlarına ulaşma gayreti güdenler var. Evet, bu ülke bölücü terör örgütlerine DEAŞ'a FETÖ'ye teslim edilmedi ama eski tüfek Marksistlere Maoculara da teslim edilmeyecektir. Kadim düşmanlar biliyor ki Türkiye FETÖ, DEAŞ ve PKK belasından kurtulursa çok kısa zamanda böyle bir Türkiye'ye daha ortaya çıkar. Bugünkü durumda hem PKK, hem, DEAŞ, hem de FETÖ ile mücadeleyi aynı anda eşgüdüm içinde yürütebilecek güce ve imkânlara sahibiz. FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminde 4'ncü Ana Jet Üs Komutanlığı'ndan kalkarak sivil halkı bombalayan F-16'ları engellemeye çalışırken 9 şehit ve 92 gazi veren Kazan'da, şehit yakınları ve gaziler için ilan edilen 'OHAL' sürüyor
29-09-2016
Yeni Şafak
Yeni Şafak  
 
Vuruldu, yaralı halde ellerini bağladılar
Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Filo Muhabere Arama Kurtarma (MAK) Komutanlığı'nda görevli olduğu öğrenilen FETÖ'cü terörist Balcı, o gece rehin alınan birçok komutanın getirildiği Akıncı'da 'güvenliği' sağlayanlar arasındaydı. ” 15 Temmuz darbe girişiminin ardından darbenin merkezlerinden Akıncı Üssü yakınlarında yakalanan FETÖ'nün 'hava kuvvetleri imamı' Adil Öksüz'ün, gözaltında olduğu 17 Temmuz'da kendisine ait cep telefonuyla üç kez Atatürk Araştırma Merkezi Bilimsel Çalışmalar Müdürü Hasan Balcı'yla telefon görüşmesi yaptığı belirlenmişti