Düşmanlığa, ayrımcılığa ve şiddete tahrik
Ne oldu? Muhalefeti hedef almak, hatta hedef göstermek de demokrasiye bariz bir saldırı değil midir? - Kesin ifadelerle, “Darbeler dönemi kapandı” denmemiş miydi? Dün Canan Kaftancıoğlu’nun ve Özgür Özel’in birkaç cümlesinden, bugün bir AYM üyesinin tweet’inden “darbe” endişesine kapılmak neyin nesidir? Yoksa 15 Temmuz’un yeterince aydınlanmadığını mı düşünüyorlar? Öyleyse, siyasi ayağın peşine neden düşülmüyor? O geceye ait HTS kayıtları neden açıklanmıyor? - Tweet’in atılmasının iki gün sonrasında iktidar medyası, Engin Yıldırım’ın kardeşinin “FETÖ”den yargılandığını ortaya çıkarıverdi!. “FETÖ” soruşturmalarında, pek çok kişi için suyunun suyu akrabalar üzerinden hüküm kurulurken, Yıldırım’ın kardeşinden dolayı bugüne dek suçlanmamış olması ve bu vesileyle “suçun şahsiliği” ilkesinin hatırlanması hukuk adına ne kadar değerliyse, konunun o tweet’ten sonra dillendirilmesi, bir o kadar dikkat çekici değil mi? Acaba elde başka üyelerin de böyle “özel” dosyaları var mıdır? TUTUKLANSIN MI Soruların ardından iktidarın bir kaleminin tepkisine geçeyim. Sadece Engin Yıldırım’ı değil, AYM’yi ve iktidarı da eleştirip şunları yazdı: “Sadece dört yıl önce kanlı bir darbe girişimi yaşamış ülkede, çalışanlarının neredeyse yarısı FETÖ'cü çıkmış yüksek mahkemenin bir üyesinin darbe imalı tweet atması öylesine geçiştirilemez, geçiştirilmemeli. 15 Temmuz’un ertesinde bazı AYM üyeleri dahil binlerce hakim-savcı, sanki suçüstü yapılmış gibi, yasalara aykırı şekilde “darbeden” gözaltına alınıp ihraç edilmedi mi? Ya sonuç? Bir tanesi bile “darbeden” cezalandırılmadı, mahkumiyet kararlarının tümü “FETÖ üyeliğinden” çıktı